Geçtiğimiz hafta, merhum Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın ölüm yıl dönümü nedeniyle yeniden hüzünlendik aynı zamanda bir milletin doğrudan kimliğinin, inancının hedef alındığı, irtica yaftasıyla cebinin boşaltıldığı 28 Şubat darbesinin Türkiye tarihine düştüğü kara lekeleri hatırladık… Bir yanda Erbakan, bir yanda CIA-MOSSAD’a çalışan din düşmanı 28 Şubatçı cunta ve temsil ettiği zihniyet. Bu iki kutup, tam manasıyla hak ile batıl cepheleri; aslında bugünkü siyasi konjonktür açısından da belirleyici olması gereken bir tablo… Yani Saadet Partisi yönetimi açısından. Saadet Partisi ve Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, özellikle 16 Nisan referandum sürecinden bu yana Erdoğan düşmanı medyanın ve İslam’a, Erbakan’a kin kusan kalemşorların gündeminden düşmüyor. Daha düne kadar irticacı, yobaz, rejim düşmanı, PKK’dan bile tehlikeli olan Milli Görüşçüler bugün CHP medyası için en demokrat, en ilerici, en birleştirici güruh. Bu işte bir terslik var. Sormak lazım; Saadet mi onlara benzedi, onlar mı Saadet’e? Saadet onlara benzemiş gibi. Yoksa Karamollaoğlu Sözcü’nün manşeti olamaz, FOX tarafından asla parlatılamaz, yüzde 1 oy oranı olan Saadet Partisi 2019 seçimlerinin kilit partisi olarak sunulamaz.
Erbakan’ın emaneti olan ama; Erbakan’ı ne denli yansıtacağını göreceğimiz Saadet’in önünde iki yol var; ya yerli ve milli olanların buluştuğu, 15 Temmuz direnişinin vücuda bürünmüş hali Cumhur İttifakı’ndan taraf olacaklar ya da eski Türkiye aşkıyla yanıp tutuşan, tek ilkeleri Türkiye’yi Batı’ya köle etmek olan “kayıkçı ittifakı”nda kendilerine yön bulacaklar. AK Parti teklifini yaptı; Cumhurbaşkanımız Erdoğan da YSK seçim takvimini açıklayana dek Saadet’e kapının açık olduğunu söyledi. Saadet ise “ilke ilke” diyerek kayıkçı ittifakına dümen kırmış durumda. Peki Karamollaoğlu, kendisine şu soruyu soruyor mu: “Erbakan Hoca olsa ne yapardı?” Erbakan Hoca hayatını Türk milletine öz kimliğini hatırlatmak, büyük devlet şuurunu aşılamakla geçirdi. Daima emperyalizmle mücadele verdi. Siyonizm’in bize oynadığı oyunları deşifre etti gün gün. Sanayide yerlileşmeyi, dünyanın en büyük ekonomileri arasına girmeyi hayal etti; inanan kadroların devleti yönetmesini istedi.
Hesap kitap yapalım kolayca. Türkiye’yi savunma sanayiinde şaha kaldıran kim? Erdoğan… Milleti cihan-ı şümul devlet davasına ortak eden kim? Erdoğan… Afrin’de emperyalizmin Anadolu’yu kuşatma projesine hançer saplayan, Afrika’dan Balkanlar’a kadar olan bölgelerde emperyal çarka çomak sokan kim? Erdoğan… Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokmak için devasa hamleler yapan kim? Erdoğan… 28 Şubatçı cunta ile FETÖ’cü işgalcilere hesap soran kim? Erdoğan… Devletteki gayrimilli unsurları temizleyen kim? Erdoğan… Milli mücadelenin lideri kim? Erdoğan… Yani Erbakan hayatta olsa; Erdoğan’ın yaptıklarını yapar, eğer muhalifse bile Cumhur İttifakı’na destek verirdi; çünkü Erbakan daima milli olanları destekledi.
Saadet de bu hesabı yapmalı. Zira Saadet, CHP’nin başını çektiği kayıkçı ittifakı tarafından paravan olarak kullanılmak isteniyor. CHP’nin üst aklına göre, kendilerinin, HDP’nin, İP’in adayı Cumhurbaşkanlığı’nı kazanamaz, ama Saadet’in çıkaracağı ve kayıkçı ittifakında bulunan tüm partilerin tabanının konsolide edileceği bir aday, AK Parti’den oy alıp, Erdoğan’a karşı seçilebilir. Buna göre Saadet, taşeron olarak kullanılmalı. Bu hesap tutmaz ama Saadet yönetimini uyarayım dedim…