Bugün sizlerle İstanbul Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin bahçesinde yer alan “Düşünen Adam” heykeline gidip heykelin ilginç hikâyesine doğru bir yolculuğa çıkacağız.
Kıymetli Dostlar, Düşünen Adam heykeli dünyada ilk olarak Fransız Heykeltıraş Auguste Rodin tarafından 1904 yılında yapılmıştır. Heykel bir kayanın üzerinde oturmuş vaziyette sağ elini çenesinin altına koymuş derin düşünceler içinde bir adam tasviridir. Şu an Rodin Müzesi’nde bulunan heykelin orijinali tüm dünyada felsefeyi ve düşünmeyi simgelemektedir.
Bu fikir kimin aklına geldi?
Zamanla dünyanın farklı ülkelerinde eserin birçok kopyası yapılmış; Felsefeyi ve düşünmeyi simgeleyen bu kopyalar Belçika, Almanya, Norveç, Japonya, Fransa, Danimarka gibi farklı ülkelerde müzeleri ve üniversitelerin bahçelerini süslemiştir…
Fakat işin en ilginç tarafı hiçbir ülkede, Düşünen Adam Heykeli’ni bir akıl hastanesinin bahçesine yerleştirmek, kimsenin aklına gelmemiştir. Bu fikir ilk olarak 1950’lı yıllarda Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Fahri Celal Göktuğla’nın aklına gelir…
Olayın asıl hikâyesi de işte bundan sonra başlar heykelin akıl hastanesinin bahçesine yapılmasının yanında yapılışının öyküsü de en az bulunduğu konum kadar ilgi çekicidir.
Düşünen Adam Bakırköy’de
Başhekim Fahri Celal Göktulga, Düşünen Adam'a ilk önce bir dergide rastlar. Ardından, heykelin bir kopyasının da hastane bahçesinde yapılması fikrini ortaya atar. Fikri ortaya atar ama hastanede bu iş için gereken ödenek yoktur. Bunun üzerine, Göktulga bu sırada hastanede tedavi görmekte olan, Heykeltıraş Kemal Künmat'tan heykelin yapımı için bir ricada bulunur. Künmat'ın görevi kabul etmesiyle devasa bir kaya kütlesi heykelin yapılacağı alana taşınır ve heykelin yapımına başlanır. Taş yavaş yavaş şekillenip heykel oluşmaya başlarken, Heykeltıraş Kemal Künmat emeğinin karşılığı olarak 40 bin lira istediğini söyleyince işler tamamen değişir…
Başhekim maaşının 400 lira olduğu günlerde Künmat’ın talep ettiği bedel oldukça yüksektir. Hastane yönetimi başlayan bu işi tamamlayabilmek ve Künmat'ı ikna etmek için, onu en iyi odalarda ağırlayıp ufak hediyeler alsa da başarılı olamaz. En nihayetinde heykeltıraş Künmat heykeli yapmayı bırakıp, hastaneden ayrılır. Rodin’in dünyaca ünlü o muhteşem Düşünen Adamı, çenesini yaslayacağı koldan mahrum bırakılmış halde, öylece kaldı. Bu durum yaklaşık altı ay kadar böyle devam etti. Altı ayın sonunda hastaneye depresyon tedavisi için yatan Yüzbaşı Mehmet Pişdar, tek kollu Düşünen Adam’ın, eksik kalan kolunu tamamlayabileceğini söyleyince hem başhekim hem hastane yönetimi oldukça sevindi.
Ancak Yüzbaşı’nın bunu yapıp yapamayacağından emin olamadıkları ve onca işin ziyan olmaması için önceleri, Yüzbaşı Pişdar'ın, ayrı bir yerde, taşı yontarak kolu yapması istenir. Sınavı başarıyla geçen Yüzbaşı’ya heykeli tamamlama izni de bu denemelerden sonra verildi. Üstelik heykeli tamamlaması karşılığında hastaneden taburcu edileceğinin de sözü verilerek. Böylelikle yarım kalan kol da tamamlanarak, heykel bugünkü son halini almıştır.
Böylece yapıldığı ilk günden beri düşüncenin sembolü olarak özellikle müze ve üniversitelerin bahçesini süsleyen Rodin’in Düşünen Adam Heykeli dünyada ilk defa bir akıl hastanesinin bahçesine yapılmıştır.
Peki neden akıl hastanesinin bahçesi?
Heykelin açılışı esnasında gazeteciler hastane başhekimi Fahri Celal Göktulga’ya, dünyada birçok üniversite ve müze de sergilenen bu heykelin bir akıl hastanesinin bahçesinde bulunmasının neyi ifade ettiğini sordular. Göktulga yarı şaka yarı ciddi gülümseyerek "Hastane dışındakilerinin durumu içeridekilerden daha kötü, bu heykel onların durumu ne olacak diye düşünüyor" şeklinde yanıt verir.
Bir hikâye de Rodin’in hayatından…
Düşünen Adam’ın asıl sahibi Auguste Rodin’in 1883 yılında tanıştığı kendisi de heykeltıraş olan Camille Claudel ile birliktelikleri yıllarca sürmüş, bu süre Rodin'in altın yılları olmuştur.
Ancak Claudel için bu pek de böyle olmamıştır. İlişkinin sonunda ruh sağlığı bozulan kadın, kendi eskizlerini ve heykellerini paramparça ederken, Rodin'i fikirlerini çalmak ve onu öldürme planları yapmakla suçlamıştır. En nihayetinde akıl hastanesine yatırılan Claudel ömrünün geri kalan 30 yılını burada geçirmiştir. Onu akıl hastanesine mahkûm eden bir heykeltıraşın eserinin bugün aynı şekilde bir akıl hastanesinin bahçesinde bulunması oldukça ilginçtir.
Auguste Rodin'in mezarı Fransa Meudun'da bulunmakta, başucunda da bizim Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesi bahçesine yaptırdığımız Düşünen Adam durmaktadır.
Düşünen Adam heykeli dünyada nerelerde?
* İsrail: Tel Aviv ve RAD Veri İletişimi Merkezi’nin giriş lobisi.
* Japonya: Tokyo’daki Kyoto Ulusal Müzesi, Batı Sanatları Ulusal Müzesi
* Norveç: Oslo’da National Gallery of Norway Müzesi
* İngiltere: Cambridge Üniversitesi (Jimmy Tide House)
* Vatikan: The Vatican Museums, Collection of Modern Religious Art
* Kanada: MacLaren Sanat Merkezi,
* Meksika: Museo Soumaya Müzesi
* Amerika: Maryland, Baltimore Museum of Art, New York, Canisius College, Buffalo, Cleveland Sanat Müzesi, Columbia Üniversitesi, Michigan, Detroit Sanat Enstitüsü, Missouri, Nelson-Atkins Museum of Art Kansas City, Kentucky, Louisville Üniversitesi, Pennsylvania, Rodin Müzesi Philadelphia, Washington, The Maryhill Museum of Art, Goldendale, San Francisco, The California Palace of the Legion of Honor, California, Stanford Üniversitesi ve Norton Simon Müzesi, Pasadena, Washington D.C, The National Gallery of Art, Florida, Bal Harbour Shops, Miami
* Avustralya: Melbourne The National Gallery of Victoria ve Sidney The Sydney Opera Evi
* Arjantin: Buenos Aires Parlamento Binası önü
* Türkiye: Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahanesi
Dinin Hayırlısı: Barbaros Hayrettin Paşa
Geçtiğimiz pazartesi günü Denizcilerin Piri Osmanlı Devleti’nin en büyük kaptan paşalarından olan Barbaros Hayrettin Paşa’nın vefatının 475. sene-i devriyesi vesilesi ile İstanbul İl Kültür Turizm Müdürlüğü tarafından bir anma programı düzenlendi. Başta bu program olmak üzere buna benzer birçok anma programı düzenleyerek bu millete her alanda hizmet eden kahramanları hatırlayan ve hala geçmişimizle olan bağlarımızı kuvvetlendirmek için gayret gösteren İstanbul İl Kültür Turizm Müdürlüğü personeli ve İl Kültür Turizm Müdürü Sayın Coşkun Yılmaz’a canı gönülden teşekkür ediyorum. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun.