Ne kadar hızlı dönüyorsunuz kardeşim.
Bu sizin dönmelerinizdeki sürat, benim ve benim gibilerin başını döndürüyor.
Yetişemiyoruz hızınıza!
Daha düne kadar takındığınız bizden tavrınıza ve sureti haktan kimliğinize tam da “inanalım artık” diye düşünürken;
Bir gün A diyorsunuz, bir gün B.
Bir gün C diyorsunuz, bir gün D…
Bir kuşatma harekâtı yürüyorsunuz da bunun yönü, istikameti, hedefi kim?
“Aman İslâm olmasın, şeriat gelmesin, imam hatip nesli çoğalmasın, Batı’dan uzaklaşmayalım, yaşasın laiklik diye gösterdiğiniz performansı, yaptığınız manevraları vatana millete faydalı, hayırlı bir iş için ortaya koymuş olsaydınız bırakın seviyesini, muasır medeniyetlere tur bindirirdik vallahi.
Aslında suç sizde değil.
Bu bizim saflığımızda.
Meğer siz döne döne bir menzile kilitlenmişsiniz de bizim bunun farkına varmamız çok geç olmuş.
Ve meğer sizin vatandan kastınızın Vatan Partisi’ymiş.
Sizi televizyonda Doğu Perinçek ile aynı stüdyoda seyrettim.
Nasıl da süt dökmüş kedi gibi dinliyordunuz.
Tamam haklısınız. Adam yılların kurdu, konuşmaya bir başladı mı söz ağzından bir bütünlük, bir tutarlılık halinde dökülüyormuş gibi görünüyor.
Sizde tabii böyle bir tutarlılık yok. Hiç olmadı. Gerek duymadınız. Her zaman karşınızdakini laf salatasıyla susturmaya alıştığınız ve diyalektik fakiri olduğunuz için “Yav, adam ne güzel konuşuyor” diye ağzı açık ayran delisi gibi baka kalıyorsunuz.
Mevzuyu 1908’den alıyor; Abdülhamit Han’a getiriyor, ona hain, tahttan indirenlere kahraman, demokrat diyor.
Ve elbet gönlünüzü okşamayı da ihmal etmiyor;
“Türkiye, ABD emperyalizmine karşı mücadelenin zaferler dönemine girmiştir. FETÖ’nün tasfiyesi, PKK’nın hendeklere gömülmesi, 15 Temmuz 2016 darbesinin bastırılması, Fırat Kalkanı Harekâtı, ABD ve İsrail’in “Kürdistan”, daha doğrusu İkinci İsrail girişiminin bozguna uğratılması, bugün İdlib’de silah arkadaşlarımız Rusya, İran ve Suriye ile yürüttüğümüz askerî harekâtlar, hepsi ABD emperyalizmine karşı mücadelenin büyük başarılarıdır.”
Ve sizi coştukça coşturuyor:
“Bu savaş, Türkiye’nin terörden kurtulma, vatan bütünlüğünü sağlama ve yurtta barışa kavuşma savaşıdır.
‘Saray Savaşı’ diyenler, ABD’nin propaganda timlerine dönüşmüş bulunuyorlar.
‘Diktatör’ ve ‘Faşist Diktatör’ suçlamalarında bulunanlar, ABD’nin ‘Noriega’ benzetmesiyle buluşmuşlardır.”
Bunları ben söylesem ki her daim söylüyorum, dinlemez, ciddiye almaz, yok kabul edersiniz.
“Aman İslâm olmasın, şeriat gelmesin, imam hatip nesli çoğalmasın, Batı’dan uzaklaşmayalım, yaşasın laiklik” diye çıkardığınız çıngarda Vatan Partisi ve Doğu Perinçek ile aynı safta el ele kol kola buluşabildiğiniz için o daha muteber oluyor…
O kadar muteber ki, işin sihri bozulmasın diye olacak “Beyefendi siz madem o kadar antiemperyalistiniz, o kadar PKK’ya karşısınız neden ve ne için, 1991 yılında PKK kampında Öcalan’la görüştünüz” diye sormuyorsunuz bile.
Yatacak yeriniz yok.
Neylersiniz ki, tarafınızdan hayata geçirilmiş topyekûn bir kuşatmanın farkında değiller henüz.
O da olur İnşallah!