Sur da çatışmalar sürüyor. Binlerce insan evinden yurdundan göç ediyor.
Zaten yoksul olan sur sakinleri daha büyük acılarla yüz yüze geliyor. Esnaf kan ağlıyor.
Sur ve dağ kapı semtinde bütün dükkanlar kapalı.
Esnaf havlu atmış.
İş yerlerinin camekanlarında koca koca satılıktır ilanları.
Yok olan koca bir tarih.
Peki Demirtaş ve HDP sinin umurunda mı?
Zinhar!
Demirtaş ve arkadaşlarının yaptıkları, hemen her gün insanları sokağa davet etmek.İç savaş çığırtkanlığı yapmak.
Yalan yanlış iddialar, bitmek bilmeyen iftiralar atmak.
Ölen çocuk, kadın ve yaşlı sivillerin üzerinden siyaset yapmak.
Lakinnafile çabalar.
Çünkü Diyarbakırlılar her şeyin ama her şeyin farklında.
Örgütün baskı ve tehditlerinden dolayı içlerinde kopan fırtınaları belki bas bas haykıramıyorlar ama,
Her türlü provokatif çağrılara da kulak vermiyorlar.
Demirtaş tencere tava dedi.
500 bin liralık dairelerde oturan zengin Dicle kent sakinlerinin sadece küçük bir kısmı evet dedi.
Gerisi umursamadı.
Gittiğim her esnaf,
Misafiri olduğum her ev,
Artık yeter diyor.
Barış geri gelsin istiyor.
Hendek kazanlara lanet ediyor.
Demirtaş ve HDP sine ateş püskürüyor. Mesela Diyarbakırlı bir esnaf kardeşimin şu cümleleri ,beynimin içine adeta kazındı sanki.
“Evet biz burada acı çekiyoruz.”
“Kendi memleketimizin yabancısı olduk.”
“İnsanlarımız öldü.”
“Hayatlarımız, ocaklarımız söndü.”
“Lakin Türk toplumu da bu kadar şehit verilirken bile hala sağduyu ve metanetini kaybetmiyor.”
“Bizim oy verdiğimiz siyasetçilerde ( HDP’ni kastediyor ) bizi zerre kadar düşünmedikleri gibi,gençlerimizi göz göre ölüme teşvik ediyorlar.”
“Kışkırtıyorlar, ateşe körükle gidiyorlar.”
“Elbette hükümetinde kabahati var.”
“Fakat şu bizden dediklerimizin bize yaptıklarını düşmanıma istemem.”
Surdan göç edip yakınlarının yanına sığınanların öfkeleri çok daha büyük.
Konuşmak istiyorlar.
Ama korkuyorlar.
PKK dan HDP den korkuyorlar. Birkaç ailenin bana anlattıklarına göre HDP’liler, ev ev dolaşıp göç eden ailelere basına konuşmayın diye tehdit ediyormuş.
Tehdit ediyorlar çünkü gerçekler ortaya dökülsün istemiyorlar.
Kürt halkı arasında kaybettikleri itibarları,inandırıcılıkları,mum gibi eriyen oyları görülsün istemiyorlar.
Kapatın şu hendekleri,bırakın şu silahları,terkedin mahallelerimizi diyen haykırışları duyulsun istemiyorlar.
Çünkü onlar savaş istiyorlar.
Çünkü onların patronu PKK,
onunda taşeronluğunu yaptığı büyükpatronları savaş istiyorlar.
Kürt halkı bu ülke de büyük acıları, haksızlıkları, baskıları çok ama çok gerilerde bırakmışken, bugün bu halkı temsil ettiğini iddia edenler 90’lı yılların tekrar geri gelmesiiçin büyük bir hevesle mücadele ediyorlar.
Umarım başarısız olurlar.
Ki olacaklar.
Bu halk buna izin vermeyecek, vermiyor da.
Burada bazı sivil toplum örgütleri ile yaptığın görüşmelerde,
İlde görev yapan bir takım bürokratlara ilişkin ciddi şikayetler işittim.
Paralel yapı ile ilgili endişeleri dinledim.
Devamı nasipse yarın…