Ana muhalefet partisi ve onun naiflikte, nezakette, zarafette, beyefendilikte eşsiz(!) lideri , AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için ne büyük şans!.. Ama ülke ve millet için de ne büyük şanssızlık!..

Ya hu bu adama nerede, ne zaman, ne söyle/me/yeceğini; devlet meselelerinde nerede durması gerektiğini hatırlatan birileri yok mu hiç? “Üslubu beyan, ayniyle insan.” demiş büyüklerimiz. Ana muhalefet liderini, üslubu konusunda uyarabilecek hiç mi eşi dostu yok? Acınacak durumda hem vallahi hem billahi… O konuştukça millet olarak biz utanıyoruz. Koskoca T.C. nin ana muhalefet liderinin ergen genç gibi argo, küfür, hakaret kelimeleriyle iftiralar atarak karşı tarafa üstünlük kurma, kendini kabul ettirme, prim yapmaya çalışma çaresizliği bizi yerin dibine batırıyor.

Tek adam diktası yüzünden kongrede karşısına aday çıkamıyor. Bu adam, çıkıp milletin yarısından fazlasının oyunu alarak seçilmiş olan Cumhurbaşkanı’na “diktatör bozuntusu” diyor. “Ahlak, namus” gibi kavramları ayağa düşürerek karşı tarafa saldırıyor.

Önce “diktatör” faslından başlayalım. Türkiye Cumhuriyeti; tek adamlığı, diktatörlüğü 1923-1950 arasında zatın şu anda genel başkanlığını yaptığı CHP ile yaşadı. CHP’nin başında olanların ve CHP’de söz sahibi olanların astığı astık, kestiği kestikti. Ne muhalefet edilebilirdi ne de buna cesaret… Muhalefet etmeye kalkan kişiler, ya dar ağacında sallandırılırdı ya da sürüm sürüm süründürülürdü. Başbakan Adnan Menderes’in asılmasında CHP’nin ve ebedi şefi İsmet İnönü’nün oynadığı rolü bilmeyen yoktur. Sen böyle bir gelenekten gel, geçmişinin utancıyla yaşamaktansa milletin seçtiği Cumhurbaşkanı’na “diktatör bozuntusu” diyerek hakaret et.

Gelelim “ahlak, namus” kavramlarına… Skandal bir kaset operasyonuyla skandal bir şekilde, hiçbir ahlaki kaygı taşımadan partinin başına geç; sonra başkalarına ahlak, namus dersi vermeye kalk!.. Ya hu işgal etmiş olduğun koltuğa oturma şeklinle sen bu kavramları tamamıyla çiğnemiş birisin, bırak da bu kavramları başkaları kullansın.

Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden, devletin en tepesindeki kişiye -nefret etsen de, kin duysan da- devleti temsil ettiği için asgari saygıyı duyup ona göre hitap etmen gerekir. Bu bir devlet terbiyesi ve devlet geleneğidir. Haydi sen bilmiyorsun hiç mi hatırlatan yok?

Devletin istihbaratına kumpas kurulur, sen kumpas kuranların safındasın. Devletin, tamamen haklı sebeplerle başka bir devletin uçağını düşürür; sen devletinin değil de karşı devletin tarafında yer alırsın. Devletin üniversitelerinde akademisyen olan terör ,seviciler, devlete karşı terörü destekleyen manifesto yayımlar; sen devletin değil de terörü destekleyenlerin yanında saf tutarsın.

Hükûmetler, yöneticiler gelip geçicidir; esas olan devlettir. Bunu bilerek yönetmeye talip olduğun devletin yanında yer alman gerektiğini ne zaman öğreneceksin. Devlet terbiyesinden nasibini almamışsın, devlet yönetmeye talipsin!..