Bu yazı, kul hakkına riayet etmeyenlere karşı kaleme alınmış bir yazıdır.

Vatandaş olarak olan bitene isyan; olacak olanlara uyarı yazısıdır.

Vatandaşlar kamu kurum ve kuruluşlarından herhangi bir şey istediği zaman ilgili merciler, ''Tasarruf tedbirleri kapsamında taleplerinize olumlu cevap veremiyoruz.'' diyorlar.

“Ya, öyle mi?” diyor; kenara çekiliyorsunuz.

Sonra bir de bakıyorsunuz ki o kurumun toplantıları, toplantılarında edilen masraflar, ağırlama giderleri falan gayet savurgan.

Belediyelerin reklam panolarına bakın, ışıl ışıl yanıyor.

Kimi kamu kurum yöneticilerinin altında oldukça lüks arabalar var.

Yurt içi ve yurt dışına heyetler hâlinde geziler yapıyorlar.

Ayrıca sahneye çıkıp playback yaparak şarkıya bile benzemeyen ne idüğü belirsiz şeyler söyleyerek gençleri eğlendirdiğini düşünen ama gençleri daha da yozlaştıran sanattan bihaber üçüncü sınıf sahne şarkıcılarına ödenen milyonlar da cabası.

Partisi pırtısı umurumda değil. Bu tür etkinlikleri kim düzenliyorsa hepsine söylüyorum.

Kültür yok, sanat yok, erdem yok, değer yok.

Ne var?

Alabildiğine alkol var, belki başka melanetler de var.

Adına eğlenmek deniyor.

İsrafın dibine vuruluyor.

Yol yap! Para yok.

Yatırım yap! Para yok.

Mega projeler yap! Para yok.

Ama heykel, konser, alkol için para var. Nasılsa vatandaşın cebinden çıkıyor, yükle babam yükle.

Kimse de çıkıp itiraz etmiyor.

Vatandaş hakkı olan bir hizmeti beklerken tasarruf aklınıza geliyor da kimseye faydası olmayan işler yaparken neden kesenin ağzını açıyorsunuz?

Hani kul hakkı diyordunuz?

O konserlere verilen paralarla kaç tane çiftçiye destek olunur, kaç fakirin yüzü güler hiç düşündünüz mü?

Alın size reklamsa reklam.

Ama yok!

Oy isterken çiftçi, oy isterken fakir fukara...
Cukka dağıtırken eş, dost, hısım ve akraba!

Bu düzen böyle gitmez. Gitmemeli.

Devlet verdiği paranın hesabını sormalı.

Vatandaş isyan edecekse bu tür savurganlığa isyan etmeli.

Sahneye çıkarak, göbek atarak şehirlerin yönetilemeyeceğini herkes yüksek sesle konuşmalı.

Eski başkanların yaptığı hizmetleri bile koruyamayanlardan devlet de vatandaş da hesap sormalı.

Benim vatandaşımın alın teriyle yurt dışına kadeh tokuşturmaya giden kim olursa olsun burnundan fitil fitil getirilmeli.

Devlet, kimseyi ayırt etmeden yaptırım gücünü kullanmalı ve denetim mekanizmaları adam akıllı işletilmeli.

Savurganlık yaparsam benim de başım belaya girer diyerek kimse bu tür kötülüklere tevessül etmemeli.

Kurumunda oldukça elzem olan bir aygıt için aylarca yol gözleyen memur, yukarıdaki savurganlığı görünce ne düşünür sizce?

Bugün göz yumulan her türlü kötülük, çocuklarımızın geleceğine ipotek koymaktır.

Ve herkesin bunda sorumluluğu vardır.