Nihayet beklenen gün geldi ve AK Parti-CHP arasındaki koalisyon görüşmeleri neticelendi.

İlginç bir durum vardı ama…

Nedense, görüşme saatine kadar bile birtakım odaklar, Hoca’nın bu koalisyonu çok istediğini ısrarla yaymaya çalıştılar.

Neden?

Sayın Davutoğlu’nun kendini ispat gibi bir sorunu mu var?

Reis’in, hangi sebeple Hoca’da karar kıldığını anlamayanlar, boş bir gayretle bu fitneyi köpürtüp durdular.

Onlar, Reis’in liderliğinde, bu davayı birlikte bu noktaya taşımamış mıydılar sahi?

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeyken Numan Kurtulmuş Bursa’ya gelmişti.

Ayağının tozuyla bir toplantıya katılmış ve orada bir konuşma yapmıştı.

Kurtulmuş yaptığı konuşmada, şu hususun altını özenle çizdi ve herkesin müsterih olmasını istedi.

“AK Parti, herhangi bir parti değil, bir hareketin adıdır. Partinin elbette bir genel başkanı olacaktır; fakat bu hareketin lideri Tayyip Erdoğan’dır!”

Numan Bey’in bu tespitine itirazı olanı duymadım hiç!

Bu hareketin lideri şimdi Cumhurbaşkanı, partinin genel başkanı da Başbakan…

Madem öyle, camianın bütünüyle kabul ettiği bu hakikatten kuşku duymak da neyin nesi oluyor?

Bu, kime, nasıl bir fayda sağlayacak?

Perşembe günü Sayın Başbakan, herkese bir siyaset dersi verdi.

Koalisyon görüşmelerinin neticesinde, partisinin ilkelerinden asla taviz vermeyeceğini açıkça gösterdi. Bununla birlikte sorumlu siyaset anlayışının gereği olarak, vatandaşın önüne, bütün imkanların tüketildiği argümanıyla çıkılması imkanını sağladı.

Gayet nazik ve tutarlı bir dil kullandı.

Rakibi bile olsa partnerinin hukukunu gözeten, yürütülen sürece saygı gösteren seviyeli bir yaklaşım sergiledi.

Bütün Türkiye, “neden koalisyon olmadı?” hususunu gayet iyi anladı bu sayede.

Zira bıçak sırtı diye niteleyebileceğimiz nazik bir durum söz konusu idi ve yanlış yapan kaybedecekti.

Sayın Davutoğlu, parti tabanının ve bağlılarının beklentisini boşa çıkarmadı.

‘Muhal’ bir ihtimali bile deneyebileceğini ve fakat partisinin ilkelerini her şeyin üzerinde tuttuğunu açık seçik bir biçimde tüm Türkiye’ye gösterdi.

Bundan sonrasında ne olur?

Tabii ki, Allah’ın dediği…

Önemli olan, “ne olacağı” değil, nasıl yüründüğüdür.

Fakat bütün bu yaşananların ardından asla olmaması gereken mühim bir hususu not etmeden geçemeyeceğim.

Bu milletin, ümmetin ve hatta mazlum halkların ümit bağladığı bu hareketin lideri Tayyip Erdoğan ile Hoca arasında sorun olduğu yönündeki söylem, behemehal terk edilmelidir!

Yeni ve çok daha kritik bir süreç başlamıştır zira…

Atılacak yanlış bir adımın, yapılacak yanlış bir hareketin, bu aşamadan itibaren telafisi yoktur!

Herkes, bu bilinçle ve sorumluluk anlayışıyla hareket etmek zorundadır.

Sıkıntılı bir sürecin rahmete dönüşmesi imkanı berhava edilmemelidir.

Allah, ayaklarımızı sabit kılsın…

Yeniden ve bir kez daha; “Vira Bismillah!”