42 yıl boyunca demir yumrukla sürdürülen bir rejimin devrilmesinden sonra Libya halkı tam rahat bir nefes alacak iken, sömürgeciler yeni bir emir erini sahaya sürdüler: CIA beslemesi Halife Hafter. Ne Doğulu ne de Batılı hiçbir emperyal güç, Libya halkına kendi zenginliklerini öyle kolayca bırakacak değildi.
Uzun yıllar sığındığı ABD’den, halk devriminin gerçekleşmesi üzerine Libya’ya dönen Hafter’in tek bir hedefi var: Halkın seçtiği meşru iktidarı yıkıp, Libya’nın petrol ve doğal kaynaklarını yeniden efendilerine sunmak.
TERÖRİSTİN YALANLARI
Devrimin hemen sonrasında, 2013 yılında 42 kişilik bir heyetle Libya’ya gitmiştik. Bu heyette gazeteciler, yazarlar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri bulunuyordu. İlk gördüğümüz manzara, aslında Libya diye bir devletin olmadığıydı. Kaddafi hükmettiği uzun yıllar boyunca halkına ekonomik açıdan görece bir rahatlık sağlamış; bununla birlikte muhalefeti şiddet kullanarak bastırmış, fakat kurumları, çalışır organları olan bir devlet inşa edememişti.
O güne kadar Kaddafi’nin çadırdan yaptığı yönetimi sembolik olarak değerlendiriyorduk. Oysaki, gerçek olan buydu. Şimdi halk ve devrime önderlik eden Müslüman siyasi figürler el yordamıyla bir devlet inşa etmeye çalışıyorlardı.
Hafter, DEAŞ dahil tüm terör gruplarının ve Afrika’nın çeşitli bölgelerinden getirdiği paralı militanların desteğiyle, ülkedeki bu meşru yönetimi yıkmaya çalışıyor. En büyük eksikliği ise güç devşirdiği “terör” sebebiyle, ne BM ne de diğer tüm uluslararası güçler nezdinde hiçbir meşruiyetinin olmaması.
Darbeci eski asker bu sebeple, Libya’nın refahı için samimiyetle çalışan tek ülke olan Türkiye’yi hedef tahtasına oturtmuş durumda. Türkiye’nin Suriye ve Libya’da teröre destek verdiği gibi “FETÖ’cülerin uydurduğu ahmakça ve ucuz yalanları” sıralayıp duruyorlar. DEAŞ gibi korkunç bir terör şebekesini ortadan kaldırmak için fiilen askeri harekâtlar düzenleyerek büyük bedeller ödeyen tek ülke Türkiye olmasına rağmen bu alçakça yalanlarını sürdürüyorlar.
FETÖ-HAFTER İLİŞKİSİ
Hafter’in sözcüsü Ahmet el Mismari, önceki gün yaptığı basın toplantısında bu yalanlarına İMKANDER’i ve beni de alet etti. 2013’te Libya’daki devlet yöneticileriyle yaptığımız görüşmelerin fotoğraflarını medyaya dağıtıp, benim fotoğrafımı daire içine alan bu şahıs, bununla da yetinmeyip MİT’in paravan örgütünün başkanlığımı yaptığını iddia etti.
Aslında bu darbeci bozuntusunun elinde tuttuğu o dosyayı 2017’de Fetullahçı Terör Örgütü yöneticilerinden Abdullah Bozkurt hazırlamış ve Türk düşmanı Siyonist Michael Rubin, 15 Temmuz direnişini karalamak için piyasaya sürmüştü. O gün, Erdoğan’ın darbeyi bastırmak için kurdurduğu paramiliter güçleri kullandığı, bunlardan birisinin de İMKANDER olduğunu iddia etmişlerdi. Şimdi, internetten toparlanmış, bu aynı ucuz bilgi kırıntılarıyla dolu sözde raporla, Türkiye’nin Libya’daki çalışmaları kirletilmeye çalışılıyor.
Mazlum Libyalı sivilleri gözünü kırpmadan katleden bir terörist, FETÖ’nün yalan ve iftira dolu raporunu kameralar önünde sallayarak kendini temize çıkartacağını sanıyorsa yanılıyor.
Ayrıca unuttuğu bir şey var: Ne Türk Devleti’nin ne de resmi kurumlarının, kendi işlerini yapmak için hiçbir STK’ya ihtiyacı yoktur. Mehmetçik aslanlar gibi Trablus’ta iken, bizim sadece dua desteğimiz olabilir. Fakat, sömürgecilerin desteği olmadan bir dakika bile yaşayamayacak olan birisinin bunu anlayabilmesi elbette çok zor.