Siyasetin itibarı, ülkemizde bir türlü istenilen seviyeye yükselemiyor maalesef… Ama CHP’nin itibarı ise siyasetin itibarının çok daha gerisinde… Politik duruşları ve siyasi söylemleriyle bu parti, siyasetin ve sandığın asıl öznesi durumundaki milletin gözüne bir türlü giremiyor. Ne zaman ki siyasi atmosfer, bu parti açısından olumluya dönüşse mutlaka bir yolunu bulup bu olumlu havayı dağıtıp halkın gözünden düşmeyi başarıyorlar.

CHP’nin geçmişi, yaptıkları, söylemleri; bu milletin hafızasında menfi anlamda unutulması pek mümkün olmayan izler bıraktı. Yıllardır bu olumsuz imajını silecek bir duruş ortaya koyamadığı gibi bunun için samimi bir girişimi de pek olmadı maalesef…  Bir ileri iki geri olacak şekilde başlatmış olduğu günübirlik, menfaat odaklı, milletin gözünü boyamaya yönelik girişimler ise hep yarım kaldı; millet nezdinde pek itibar görmedi ve inandırıcı bulunmadı. Öyle ki millet, sadece CHP’ye oy vermemekle kalmadı; hangi parti ve lideri CHP ve CHP zihniyetini temsil edenlere yaklaşıp onlarla işbirliğine gitmişse onları da sandıkta cezalandırdı. Yani CHP yutan eleman sıfır gibi, hangi sayıyla çarparsan çarp, sonuç sıfır çıkıyor. Kendine yaklaşanı da sıfırlıyor. Bunun en son örneği ise MHP oldu. CHP’nin yerine solu temsilen mecliste olan DSP’yle yaptığı koalisyondan ve millî ve manevi değerlere düşmanca icraatlardan sonra millet ilk seçimde MHP’yi sandığa gömdü. Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP ile ortak aday çıkardı, millet onların karşısında tek başına duran Recep Tayyip Erdoğan’ı ezici bir çoğunlukla destekleyerek başına getirdi. Daha örnekler çoğaltılabilir…

Son seçim sürecindeki söylem ve eylemleri, seçim sonrasındaki sandık sonuçlarını okuma refleksi de CHP’nin değişmesinin imkânsız olduğunu gösterdi herkese. Seçim sürecinde Ak Parti’ye zarar verebilmek için HDP’yle aleni işbirliği yapmaktan çekinmediler. HDP’nin göreceli başarısını kendi başarıları olarak lanse ettiler. Hatta bir milletvekilleri, Demirtaş’a “Birlikte iyi salladık…” derken bir başka milletvekilleri ise “ailecek HDP’yi desteklediklerini” basın önünde çok rahat bir şekilde söylemekten çekinmedi, bir başkanları ise HDP barajı geçtiği için helva dağıttı. Halkın %41 desteğini almış Ak Parti’yi ve arkasındaki büyük kitleyi yok sayıp bir araya gelmesi imkânsız olan CHP-HDP-MHP’yi bir araya getirme gayretkeşliğini de yazdı bu millet bir kenara… Neyi ak Parti’den daha iyi yapacaklarını değil de Ak Parti’nin yaptıklarını nasıl yıkacaklarını anlattılar millete âdeta… İmam hatiplerle ilgili düşmanlıklarını, kesintisiz sekiz yıllık eğitime döneceklerini deklare ederek gösterdiler. Milletin seçtiği cumhurbaşkanına ve cumhurbaşkanlığı makamına saygısızlıkta ve hakarette müthiş bir özveri gösterdiler. Millet de cumhurbaşkanına düşmanlıklarının aslında cumhurbaşkanının kendi değerlerini temsil etmesinden kaynaklandığını ve dolayısıyla asıl düşmanlığın milletin değerlerine düşmanlık olduğunu çok açık şekilde gördü, görüyor.

Sözün özü: CHP, milletin gözünde solda sıfır gibi… O sıfırın anlamlı olması için nasıl ki solunda 1’e ihtiyacı varsa CHP de millet için 1 (bir) anlamına gelen millî ve dinî değerleri, kendine ait değerleri(!) temsil eden sıfırın önüne getirmezse millet nezdinde hep solda sıfır olarak görülmeye devam edecektir. Kendi doğrularının bu milletin doğrularıyla, kendi değerlerinin bu milletin değerleriyle örtüşmediğini görüp ona göre davranmaz; millete göre siyaset üretmeyip siyasetine uygun millet üretmeye çalıştığı sürece bu millettin tokadını sandıkta yemeye devam edecektir. Değil 1 Kasım’da, sittin sene de geçse bu durum değişmeyecektir.