Kuytuda bir yerde, lügatin tozlu sayfalarında,
seni hak eden, sana mahsus bir sıfat olmalı.
Belki bir çölde, bir kum fırtınasında,
senin hasretin gibi yakan bir savruluş olmalı.
Kız çocuklarının aşağıdan yukarı babaya bakışında
benim sende aradığım, senin bende bulduğun bir dokunuş olmalı.
Kar’ın dal uçlarında birikip sessiz bekleyişlerinde
seni bana özleten kaderin hikmetli susuşu olmalı.
Okyanusun dibinde belki, mercanların yüzünde
senin adını yazmaya adanmış bir duruluk olmalı.
Güneşin gözünde, bulutların göğsünde, arzın merkezinde
senden uzaklığı dillendiren bir alev olmalı.
Dağ tepelerinde, kuyu diplerinde, karanlık soğuk vadilerde
sende kalmanın, sende olmanın haritası saklanmış olmalı.
Bebek dudağında, çocuk neşesinde, gül tomurcuklarında
senin yalınlığını taklit eden haller olmalı.
İçimde bir yerde, kalbimin odacıklarında
seni sayıklayan, uyanmaya utanan bir kelime olmalı.
Yolun sonunda, dermanı tükenmiş yolcunun dudağında
adını tekrar ettikçe iyileşen bir çatlak olmalı.
Adını söylemeye yetişmiyor nefesim,
sen nefes nefes beni ister misin?