Cumhurbaşkanı Erdoğan ve değerli eşleri Emine Erdoğan’ın davetleri ile gerçekleştirilen 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlamalarına bu yıl muhalefet partilerinden önemli isimler katıldı.
Geceye katılan muhalefet partilerinden İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da vardı. Zafer Bayramı kutlamalarında birlik ve beraberlik içinde tüm tarafların bir arada olması ülkenin de talebi bence. Bu nedenle katılım sağlayan muhalefet parti liderlerinin, önemli bir görevi yerine getirdiklerini düşünüyorum.
Külliyedeki kutlamalara katılan MHP Genel Başkanı Bahçeli, Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Uysal ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile sohbet etme imkânım oldu.
Belki de en sert olduğu söylenen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin insan ilişkilerindeki nezaketine her daim hayran olmuşumdur. Elbette ki gecede sohbet ettiğim genel başkanlarla da aynı sıcaklığı gördüm. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın diyaloğa açık duruşuna tanık oldum. Birlik ve beraberlik hepimizi güçlendirir.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile de merhabalaşma fırsatım oldu. Ben selamlaşmadan önce Gazeteci Serdar Arseven ile ciddi bir atışma yaşıyordu. Detayına girmek bana düşmez. Peşinden Gazeteci Seyfi Uzunkök ile kısa bir atışma yaşadı. Sonra bana döndü ve şunu söyledi “Size hakkımı helal etmiyorum. Huzuru mahşerde hakkımı sizden alacağım.” Bu sözü söylerken işaret parmağını bana yönelterek ve çok sert üslup takındı.
Tabi bu sözü şahsıma söylediğini düşünmedim. Çünkü benim yazdığım her yazı ve haberde veremeyecek hesabım yok. İçim rahat. Ayrıca huzuru mahşerde herkes herkesten hakkını alacaktır şüphe yok. Adil olan Allah’tır. (cc) Ben bu sözü Diriliş Postası Gazetesi’nin gazeteciliğine söylenmiş bir söz olarak aldım. Ama bu gerginliğine çok şaşırdım. Ben Meral Akşener’i İçişleri Bakanlığı döneminden onu takip eden gazeteci olarak tanırım. O dönem Anadolu Ajansı’nda çalışıyorken, çok sayıda haberini millete duyurma şansım oldu.
Benim tanıdığım dönemde nezaket sahibi İçişleri Bakanı Meral Hanım vardı. Sonrasında yine nezaket sahibi TBMM Başkan Vekili Meral Hanım vardı. O Meral hanımlar gitmiş yerine çok gergin bir hanımefendi geldi.
Siyaset millete hizmet etme sanatıdır. Gazetecilik de millete hizmet etme yeridir. Medya milletin sesini hem siyasetçiye, siyasetçinin sesini de millete duyurandır. Hakaret olmadıkça eleştiri ve yanlışları yazmak gazetecinin yapması gereken iştir. Medya sadece aynadır.
Şimdi rahmetli Demirel’i hatırladım. Meral Hanım benden çok daha iyi bilir. Hakkında neler yazarlardı da o yazan kişileri yine nezaketle yanına alır onunla konuşurdu. Ona uzak olanlara o hep yakın olurdu. Zaten siyaset bu değil mi? Kucaklamak…
Rahmetli Demirel’in şu sözü ile yazımı bitireyim. “Barışmayı bilmeyenler kavga etmesin.”
Selam ve dua ile…