Başörtüsü, yüzlerce yıldır Müslüman kadınların başını örttü; kiminin ise aklını, ruhunu, vicdanını… Başörtüsü, başını inancı gereği örteni yüceltirken aklını ruhunu, vicdanını örtenleri ise insanlıktan çıkardı.
Ülkemizde yıllarca sürdü başörtüsü zulmü… 28 Şubat sürecinde ise zulüm zirveye çıktı. Önce üniversitelerde başladı zulüm. Başörtülüler, yıllarca alın teri dökerek kazandıkları, analarının ak sütü gibi helal olan üniversitelerden tek tek atılmaya başlandı. Başörtülülere zindan edilmişti tüm üniversiteler. Sonra bütün kamu kurumlarından ayıklandılar.
Geride ne hazin öyküler bırakılmıştı. Kimi öğrenciler, ailesinden habersiz okulu bırakmış; uzun zaman okulu bıraktığını kimseye söyleyememişti. Kimisi, ailesinden gereken desteği alamamış; okulu, ailesi, inancı arasında kalmış, psikolojisi bozulmuştu. Kimisi, hiç istemeye istemeye ülkesini terk ederek yurt dışında eğitimine devam etmek zorunda kalmıştı.
Şimdi üniversitelerde tamamen, devlet kurumlarında ise büyük oranda başörtüsü yasağı kalktı çok şükür.
Ancak kaybolan yıllar, heba edilen emekler, yıkılan hayaller geri gelmiyor. O dönemde alın teri dökerek girdikleri üniversitelerden acımasızca atılan üniversiteli hanımefendilere yeniden üniversiteye dönme hakkı tanındı ve birçoğu da okulunu yıllar sonra da olsa tamamlayabildi. Bir kısmı ise çoluk çocuğa karışmış olduğu için, okulunun bulunduğu şehirlerden farklı şehirlere yerleşmiş olduğu için vb. sebepler dolayısı ile okulunu bile tamamlayamadı.
Okulunu tamamlayabilen şanslı(!) hanımefendiler için ise bu defa farklı bir problem var: Okul bitmiş, diplomalarını almışlar ve çalışmak istiyorlar. Ancak gelin görün ki şartlar çok değişti. Eğer ki zamanında okullarını bitirseler devlet kademelerinde çok rahat iş bulup çok iyi şartlarda çalışıyor olacakken şimdi neredeyse çocukları yaşlarındaki insanlarla KPSS’de yarışmaları ve onları geçmeleri isteniyor!.. Hâlbuki onların mezun olacağı zamanlarda üniversite bitiren herkes isterse kendi bölümüyle ilgili devlette iş bulabiliyordu.
Bu hanımefendiler; o dönemin devlet yöneticileri ve kamu görevlileri tarafından zulme uğradılar, hayatları altüst edildi, hayalleri yıkıldı. Zararlarını tamamıyla telafi etmek, yaşanmışlıkları yok saymak mümkün değil ama en azından o zaman negatif ayrımcılığa maruz kalmış bu insanlara şimdi pozitif ayrımcılık yaparak uğradıkları haksızlığı bir nebze olsun azaltabilir devlet yöneticileri!..
Bu insanlar, herhangi bir koşula bağlı olmaksızın devlet kademelerinde istihdam edilebilir. Bu da bir lütuf olarak değil de verilmek de geç kalınmış bir hak olarak yapılmalı!.. Çünkü bu insanların inandığı gibi yaşama isteğinden başka suçları(!) yoktu!..
28 Şubat sürecinde zulme uğramış bu hanımefendiler, seslerini duyurmak için “28 Şubat Kadın Platformu” adında bir platform kurmuşlar. Devlet yöneticilerinden tek beklentileri, iade-i itibar görmek!.. Bence istek ve beklentileri de çok makul, oldukça alçakgönüllüler!.. Bu insanlara devlet, öncelikle maddi ve manevi tazminat ödemeli; sonrasında ise kaybolan yılların kısmen de olsa telafisi için aynı dönemde okuyup da devlet kademelerinde olan insanların seviyesinde iş imkânı sağlamalı!..
Bu konuda başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere hükûmet yetkililerinin bir an önce hareket geçmesini bekliyoruz!..
Şimdi değilse ne zaman???