Geçen gün Bursa’dan İstanbul’a giderken deniz otobüsünde değerli dostum, şair ve yazar Şaban Abak’la karşılaştık.

Hasret giderip hal hatır sorduktan sonra, yolculuk boyunca gelişen hadiseleri değerlendirme imkânı bulduk aziz dostumla.

Merkezdeki konu ister istemez seçim sonuçlarıydı fakat biz daha çok “Paralel ihanet çetesi”nin yapıp ettiklerine dair konuştuk.

Konuşmanın bir yerinde birçok kereler altını çizerek yazdığımız bir tespite atfen şu ifadeyi kullandım:

“İslâm tarihi boyunca dine, diyanete ihanet eden, sapkın birçok yapılanma söz konusu olmuştur fakat, benim araştırmalarımdan edindiğim bilgiler çerçevesinde, Paralel çeteden daha hainini görmedim.”

Bu ihanet şebekesinin ne denli tehlikeli bir örgüt olduğuna dair, sayısını hatırlamadığım kadar yazı yazdım.

Ülkemizin ve ümmetin ufkuna bir karabasan gibi çöreklenen mezkur yapının son 2,5 yılda yapıp ettikleri, bu milletin tarih boyunca uğradığı en dehşetli saldırılar silsilelerinin en başına kaydedilmiştir.

‘Gezi’ ile başlayan, 17-25 Aralık süreçleriyle alevlenen ve özellikle PKK tarafından terör ve tedhiş hadiseleri vesilesiyle, Türkiye düşmanı güçlerin gerçekleştirmeye çalıştığı kuşatma, tabir yerinde ise doruk noktaya varmıştı.

Hamdolsun ki, bu hainane operasyon, 1 Kasım’da halkın verdiği çok güçlü ve açık destek sayesinde püskürtüldü.

Bütün saldırıların arkasında, direkt ya da dolaylı bir biçimde, işte bu örgüt vardı.

Bugün Cumhurbaşkanımız olan Recep Tayyip Erdoğan’ın çok kararlı ve dirayetli duruşu ile başından beri Reis’in yanında duran Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun sağlam iradeleri, halkımızın verdiği bu destekten gücünü aldı şüphesiz.

Ülkemizi ve ümmeti büyük bir felaketin eşiğinden döndüren bu zevattan ve bütün oyunları ferasetiyle bozan halkımızdan Allah razı olsun.

PKK ve IŞİD gibi acımasız ve hatta onlardan daha şedit olan bu örgütün yuvalandığı, kılcallarına kadar sirayet ettiği bütün oluşumlar tek tek temizlenmeye başlandı.

Adliye, emniyet, haberleşme, maliye gibi hayati derecede mühim yapılarla birlikte sözde sivil örgütlerle de operasyonlar yürüten bu şer odağının mühim ayaklarından biri de şüphesiz ki, çeteye mali destek sağlayan iş adamlarının bir araya gelip örgütledikleri TUSKON isimli oluşumdu.

Birkaç gün önce bu sözde iş adamları cemiyetine baskınlar düzenlendi ve mühim sonuçlar elde edildi.

Bunu nereden mi anladık?

Başta BOYDAK gibi çok önemli bir grup olmak üzere kimi ünlü iş adamlarının, net bir biçimde devletin yanında olduklarını ve bu örgütün kendilerini sömürmekle beraber bir ihanet şebekesine dönüştüğünü açıkça ifade ettikleri açıklamalarından…

Umuyor ve diliyoruz ki, PKK ve IŞİD gibi eli kanlı terör örgütlerine yönelik operasyonlarla eşzamanlı olarak, bu şerir örgüt de bir daha benzeri bir ihanetin odağı olamayacak şekilde çökertilir.