“Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!” şuurunda bir gençlik yetiştirememiş olmanın ve gençliğimizi geleceğe hazırlayamayışımızın nedenlerini ve niçinlerini ortaya koyabilmek ve hiç olmazsa bundan sonra neler yapılması ve nasıl yapılabilmesini sarahatle ve cesaretle teşhis ve tespit edebilmek için ‘Bir Gençlik’ Şurası teklif ediyorum.

Muhterem Cumhurbaşkanımızın himayelerinde ve en başta Gençlik ve Spor Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İŞKUR’un ortak çalışmasıyla gerçekleştirilecek olan ‘Bir Gençlik’ Şurasına meselenin bütün muhatapları hiç biri dışarı tutulmamak şartıyla dahil edilebilmelidir.

İlgili kurum, kuruluş, STK, sendika, derneklerin genç işadamları birimleri, sokakların dilinden anlayan kanaat önderleri ve elbet her cenahtan gençlik hareketleri temsilcilikleriyle ‘Bir Gençlik’ Şurası…

Gençliğimizi, “aşk, vecd, fetih ve hâkimiyet” şuuruna yeniden erdirebilmenin şart ve imkânlarına sahip olabilmek için;

Meseleyi yani ‘Bir Gençlik’ Şurası’nı kuru bir hesap kitap, şunu yaptık, bunu yapacağız kabilinden ‘Envanter ve faaliyet Raporu’ şeklinde telakki etmemek, gençliğin önünde ne kadar engel varsa hepsini bir bir masaya yatırmak ve bütün olmazları olur hale getirebilmek için gayret sarf etmek ve ter dökmek gerekliliğini söylemeye lüzum var mı bilmem.

Lüzum var çünkü “Dininin, dilinin beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik” yetiştirebilmek için bütün teferruatlar önemlidir.

Emin olun bu meselede kaideleri bozacak her istisna tek tek değerlendirmeye alınmak durumundadır.

Peki, nasıl bir Gençlik için bu ‘Bir Gençlik’ Şurası?

Üstad’ın Gençliğe Hitabesi’nden işaretlerle;

Halka değil, Hakk’a inanan, meclisinin duvarında “Hakimiyet Hakk’ındır” düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakk’a kölelikte bilen bir gençlik…

Emekçiye “Benim sana acıdığım ve seni koruduğum kadar sen kendine acıyamaz, kendini koruyamazsın!.. Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başıboş bırakılamazsın!” diyecek…

Kapitaliste ise “Allah buyruğunu ve Resul emrini kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın!” ihtarını edecek…

Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik…

Türk’ün bir buçuk asırdır hasta batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını, her sistem ve mezhebe ortada ne kadar illet varsa devasının ve ne kadar cennet hayâli varsa hakikatinin, İslâm’da olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslâm âlemine ve bütün insanlığa model teşkil edecek bir gençlik…

Evet, AK Parti hükümetinin bir türlü künhüne vakıf olamadığı Gençlik meselesini vakit kaybetmeksizin, bütün müktesebatıyla ele alabilmek için ‘Bir Gençlik’ Şurası teklif ediyorum!

Görelim nerde yanlış yapmışız ve yol haritamız ne olmalıdır?

Ve görelim, gençlik bizden ne istiyor, biz ne yapıyoruz?