Efendim, başlık Nefi’den, hiciv ustası. Dili keskin. Hata bulunca dayanamıyor, söylüyor. Sonra da boğduruluyor. Ben olsam ben de boğdururdum herhalde. Dünya genelde böyledir: Söyleyen de haklıdır, boğduran da… Neyse. Geçelim. Konumuzla ilgisi yok.
Sermayesi, irfanı olan zarar eyler diyor. 1600’lerde. 400 yıl geçmiş, hâlâ aynı. İrfanın geçerliliği yok. Paranın, koltuğun, şanın, takipçinin, çağdaşlığın, modern hayata ayak uydurmanın önemi var. Ayak uydurmak, yoldan çıkarır. Adımı sağlam olanın yolu istikamet üzeredir. Müslümanlar çağa, modernizme ayak uyduruyor. Uydurmaya çalışıyor. Çalıştıkça da yoldan çıkıyor. Yol, birdir. İstikamet, birdir. Hak, birdir.
Öyle diyor başörtülü ablamız. Ayak uydurmak lazımmış. Milli piyango bileti alacakmış. Yılbaşı geldi, malum. Bilet alınmalı, yılbaşı kutlanmalı, çam süslenirse daha makbul. Çünkü herkes yapıyor. Kenarda kalmamak, ayak uydurmak lazım. Haram olup olmaması önemli değil. Bahanemiz de hazır: Ne de olsa büyük ikramiye çıkmayacak. Biletinizden bir kuruş dahi kazanamasanız da o bileti almak günah, haram! Bunu da mı anlatmamız gerekiyor.
Sadece bu değil ki. Birileri bize güler korkusuyla, okumaz, kitlemiz olmaz korkusuyla yanlışa yanlış diyemiyoruz. Göğsümüzü kabarta kabarta “bu haramdır” diyemiyoruz. Orta yolcuyuz. Demokrat, laik, seküler, yeşil komünist, antikapitalist, Kemalist, feminist, akla gelen her haltı oluyoruz da bir tek Müslüman olamıyoruz. Şeriatçıyız zaten diyemiyoruz. Müslümanım diyen zaten şeriatçıdır ama neyse. Gençler alkol teklifini haram diye reddetmekten çekiniyor, sağlığa zararlı diyor. Gülebilirler çünkü. İslam böyle emrediyor diyemiyoruz, bir yerlere sığınabilmemiz, ortamlara akabilmemiz lazım. Ne yapıyoruz? Orta yol buluyoruz.
Müslüman olduğum için kapitalizme karşıyım demiyoruz, antikapitalistim diyoruz, bir anda sosyalist de oluveriyoruz. Ayetleri bile eğip bükebiliyoruz. Kelli felli ehli sünnet hocalarımız bile yapabiliyor bunu. O ayette kadın dövülür demiyor demek için kırk takla atıyoruz çünkü feministlerin lincine uğrayabiliriz. Erkek, evin reisidir, üstündür falan diyemiyoruz. Linç yiyebiliriz. Ne diyeceğimizi partimize, sendikamıza, kitleye, çoğunluğa göre belirliyoruz. Çok kişiye hitap edebilmelisin ki okusunlar, sende para kazan. Tepki alırsan parasız kalabilirsin. Hakk’ı kısık sesle savun. İstek vakfında taciz olmuş, gündem olmuyor çünkü Kemalist bir vakıf. Ses çıkarmıyoruz, Kemalistler hesap sorabilir. Kimsenin yarasıyla ilgilenmiyoruz, eleştirmeye çalışıyoruz. Bir insan 60 bini bulamayabilir, mesela ben bulamam. Ama önemi yok. Kimse bulabilir misin demez, nasıl bulamaz der. Bu ülke kendi dışkısını yiyen bir şarlatanı ciddiye aldığı kadar İslam’ı ciddiye almadı.
Koltuk peşinde koşanlar, takva peşinde koşmadı. Çoğunluğun bir fiyatı var. Fiyatını ver, fıkıh kenarda kalsın. Camiye gitmeyen adamlar, İslam devriminden bahsediyor, Darül Harp diye faiz yiyor. Hadisi inkâr eden peygamber düşmanları, yılbaşı Kuran’da yok deyip kutlamayı savunuyor. Takipçi gelsin diye ahlaksızlık yapıyor insanlar. Burası nasıl Müslüman beldesi? Şehidin babası Meclis’e girmiş, milletvekili, “Bu sarıklının ne işi var, o kim” diyor?
Ya topluca kafayı yedik ya da helak oluyoruz…