Türkiye, ABD destekli terör örgütlerine yönelik Afrin’de sürdürdüğü başarılı operasyonlara imza atmaya devam ettikçe, Avrupa’da yaşayan terör destekçilerinin taşkınlıkları artmaya başladı. Türkiye’nin bu operasyonda ne kadar haklı olduğunu Avrupa’daki gelişmelere bakınca daha iyi anlıyoruz.
Geçtiğimiz pazar günü Avrupa’nın birçok yerinde terör örgütü PKK-YPG destekçileri havaalanları gibi önemli yerlerde toplanıp son çırpınışlarını ortaya koydular.
Bununla da yetinmeyen terör destekçileri Almanya’nın başkenti Berlin’de Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Koca Sinan Camii’ne molotoflu saldırı düzenleyip yangın çıkardılar. Saldırılar birçok camileri de kapsamaya başladı.
Bu saldırılar elbette ki son çırpınışlarının göstergesidir. Ancak işin diğer bir boyutu var. O boyuttan baktığımızda, camiler ibadet merkezleridir. Kiliseler veya Sinagoglar gibi… Dolayısı ile bu saldırılar inançlara yapılan saldırılardır. İslam dinine yapılan saldırılardır. Buradan şu çıkıyor; Terör örgütü PKK-YPG’nin Suriye ve Irak’ta yaptığı işgal amaçlı katliamlarının amacı Müslüman nüfusu yok etmektir. Amerika’nın FETÖ ile iş birliği içinde terör örgütlerini desteklemesinin de nedeni budur. Zaten ABD Ortadoğu’da ne yapmaya çalıştığını anlamak için kimi desteklediğine bakmak yeterlidir.
Almanya’nın başkenti Berlin’de yayımlanan Tagesspiegel gazetesi, Almanya’da camilere yönelik saldırılara yeterince tepki gösterilmediğine dikkat çekti ve şöyle yazdı:
“Üç kilisenin veya üç sinagogun yandığını bir düşünün. Büyük olasılıkla bu konuda özel programlar yayınlanır, röportajlar yapılır, başyazı yazılırdı. Bunun yanı sıra eylemleri mantıkla açıklama veya haklı çıkarma denemeleri sert bir şekilde reddedilirdi. Gazze Şeridi’ndeki feci duruma dikkat çekmek isteyen Filistinliler tarafından sinagoglara saldırılar düzenlenseydi ne olurdu? Bu türden sorulara verilecek haklı yanıt şöyle olurdu: Olabilir, ama bu suçun karakterini değiştirmez. Almanya’da kim sinagoglara, kiliselere veya camilere yönelik fitili ateşliyorsa, tüm inananları töhmet altında bırakıyor, barışçı bir şekilde bir arada yaşama karşı günah işliyor. Ama bu tür tepkiler bu sefer pek az görüldü.”
Ne kadar da doğru bir tespit değil mi?
Belçika Parlamentosu Milletvekili Şefket Temiz, terör örgütü PKK-YPG-PYD yanlılarının Avrupa’yı tehdit etmekte olduğunu belirterek; “Terör destekçileri Avrupa’yı yakmakla tehdit edebiliyorlar. Ne enteresandır ki, bu terör destekçileri Avrupa’da yaşayıp beslenmektedir” dedi.
Bu sağduyulu sesleri daha çok öne çıkarmamız lazım. Avrupa’da çok azınlıkta olan terör destekçilerinin seslerinin fazla çıkması yanlı medyanın onları öne çıkarmasındandır. Sağduyulu seslerin daha çok çıkması için gazeteciler olarak, doğru tarafta, doğru habercilik adına Avrupa’da daha çok çalışmamız lazım. Sadece Avrupa’da yaşayan gazetecilerden haber beklemek yerine buralarda sağduyuya hâkim sesleri bulup onların sesini yükseltmemiz lazım.
Ha bir de meselenin başka boyutu var. Avrupa terör destekçilerinin saldırdığı inanç merkezlerini koruma ve kollamakla yükümlüdür. Koruyamaması, kollayamaması kendi ayıbıdır. Bu da güvenlik açığı anlamına gelir. Meydanı boş bulanlar da şiddet ve saldırgan tavırlarını sürdürme cesareti buluyorlar. Bu terör destekçiliği ve şiddet, Avrupa’nın başına bir gün ciddi bir bela olur. Bizden söylemesi.
Selam ve dua ile…