Almanya, Yunanistan sınırında bekleyen refakatsiz yani ailesi olmayan mülteci çocukları kabul edeceğini açıkladı.

Kabul edilecek çocuklar öncelikli olarak tedaviye muhtaç ve 14 yaşın altında olacakmış.

Almanya İçişleri Bakanı,  bin 500 Müslüman çocuğu ülkesine almaya razı olduklarını belirtirken, diğer AB üye ülkelerinin de mülteci çocukların kamplardan alınması için devreye girmesi gerektiğini söyledi.

2011 yılından bugüne kadar Almanya’da 10 bin, Avrupa genelinde 100 bine yakın mülteci çocuk kaybolmuş.

Nasıl kaybolmuş veyahut nereye gitmiş bu çocuklar?

Sınırdan geçtikleri belli yani kayıtlı…

Sonrası muamma…

Çeşitli medya ortamlarında bu çocukların organ mafyasının eline geçtiği ya da eşcinsel çiftlere evlatlık verildiği ya da pedofili fuhuş sektöründe çalıştırıldığı ya da insan kaçakçıları tarafından Avrupa’nın muhtelif ülkelerine devşirilmek üzere satıldığı gibi iddialar mevcutken Müslüman ülkeler bu hususta ne yapıyor?

Yani verecek miyiz çocuklarımızı?

Peki, bu sıraladığım kan dondurucu ihtimallere rağmen ümmetin yetimlerini vermeyecek de ne yapacağız?

Müslümanlar bu ağır yük, ağır vebal karşısında ne yapacak, bu sınavdan nasıl geçecekler?

İşin içinden çıkılmaz bu durum karşısında Türkiye haricinde adım atan bir ülke yok nerdeyse.

Müslüman ülkeler arasında 3,5 milyon Suriyeli’ye ev sahipliği yapan Türkiye’den başka 1.4 milyon mülteciyi de Pakistan ve Uganda kabul etmiş.

Türkiye sınır kapılarını açarak Avrupa’yı meselenin çözümüne ortak etmek istiyorsa da ne yazık ki Avrupa devletleri bu duruma bizim baktığımız gibi bakmıyorlar.

Bakmazlar, bakmalarını istemek de safdillik olur.

Avrupa, el elin eşeğini ıslık çalarak arar atasözünde olduğu gibi meseleye maddi külfetin ötesinde bir değer atfetmez.

Niye affetsin ki…

Avrupa’dan daha fazlasını beklemek mantıklı mı?

Bana göre değil…

Çünkü Avrupa’nın Müslümanlara bakışıdır asıl mesele…

Hem Avrupa kendi sınırlarının güvenliği için taahhütlerini yerine getirmiş olsa bile uzun vadede mesele halledilebilmiş olmayacaktır.

Üye devletler arasındaki işbirliği ve dayanışmayı güçlendirmek, İslam dünyasının hak ve çıkarlarını korumak için kurulan ve 57 üye devleti olan İslam İşbirliği Teşkilatı ne yapıyor?

Biz ona bakalım…

Çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere sınırlarda perişan olan Müslüman mülteciler için İslam İşbirliği Teşkilatına üye devletlerin harekete geçmesi gerekmiyor muydu?

Hem de hemen, hem de çok acil olarak…

57 ülke bir araya gelerek bu meseleyi halledemezler ve Yunanistan’ın ve Avrupa’nın kapılarını mültecilere açmalarını beklemekten başka bir şey yapmıyorlarsa nerede kaldı İslam devleti ve nerde kaldı kardeşliği.

Çağrımdır;

İslam İşbirliği Teşkilatı Müslüman mülteciler için acil tedbirleri hayata geçirmek üzere olağanüstü toplanmalıdır.

Barcelona Futbol Takımı sponsorluğu için 320 milyon euro veren Arap devletlerini, İslam İşbirliği Teşkilatı bu meselenin çözümü için harekete geçirmelidir.

Mülteci meselesinde Avrupa’yı suçlamadan önce İslam İşbirliği Teşkilatı ülkelerin üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmelidir.

Hem de hemen hem de çok acil olarak…