“Gençler neyi tercih edeceklerini çok iyi biliyorlar, şimdiki gençler gümbür gümbür geliyor.” demeyi çok isterdim.

Bilen elbette vardır.

Kendisini lisedeyken yetiştiren, ana babasının sözünü çok fazla dinlemeyen, onların çizdiği istikametten farklı yöne giden gençler illaki vardır.

Bu gençler toplumu, ülkeyi, dünyayı okumayı bilen gençlerdir.

Bu gençler anne babaları gibi telefonla çok fazla haşır neşir olmayan, onlar gibi “sonradan görme” davranmayan, onlar gibi “ben yaşamadım, evladım yaşasın” mottosuna itibar etmeyen, maç veya dizi film izlemeyen gençlerdir.

Bu gençler, iyi iş yapanı da işini iyi yapanı da örnek alırlar.

Boş konuşanları, goygoyculuk yapanları, popülist söylemlerle milleti kandıranları asla dikkate almazlar.

Oturup kalkmasını bilirler, bazen yaşlarından büyük işler yaparlar, sohbet esnasında öne sürdükleri fikirleri ağır başlıdır, ayakları yere basan cümleler kurarlar.

Başta dediğim gibi; bunlar annelerinin, babalarının çizdiği istikametin tersi yönünde hareket edenlerdir.

Alınmaca, darılmaca, gücenmece yok!

Kaçımız çocuğumuzun geleceğini düşünürken onların ilgi, istidat ve yeteneğine göre hayal kurmasını istedik ki?

Kendimizden yukarıda gördüğümüz insanların çocuğu nerelere gittiyse bizimkini de oralara yönlendirdik.

Kendimiz ne olamadıysak çocuğumuz onu olsun istedik.

İşini yaparken huzurlu ve yararlı bir çocuğun değil, “itibarlı” mesleği olan bir çocuğun annesi, babası olmak istedik. Yalan mı?

Arkadaşımın biri mimar olmak istemişti zamanında…

Babası da illa öğretmen olsun diyerek öğretmenliği tercih ettirmiş, dört yıllık okulu yedi yılda zor bitirmişti.

Bunlar yabana atılacak şeyler değil.

Şimdi deniliyor ki Türkiye atanamayan öğretmen cenneti, yığınlarca mağdur aday öğretmen var…

Bence doğrusu bu değil.

Doğrusu: “Meslek seçimini bilinçli yapamayan işsiz ordusu var.”

Ülkede her yıl binlerce öğretmen adayı mezun oluyor, sen tüm bunları bildiğin hâlde öğretmen yetiştiren bölümü tercih edersen birkaç üniversite daha bitirebilecek performansla KPSS’ye çalışmak zorunda kalırsın ama yine de atanamazsın.

Öğretmenliği değil, KPSS’ye çalışmayı tercih etmişsin sen.

Beş-altı yıl sonra atansan bile öğretmenlik bilgisinden eser kalmamıştır sende.

YÖK neden yılladır bekledi de ikinci öğretimi daha şimdi kaldırdı anlamak mümkün değil.

Anne ve babasını dinleyen gençleri örnek vermek gerekirse İstanbul’a giden otobüse bindiler istikametleri Kayseri olsa da.

Sonra “Ben o kadar sene boşuna mı okudum, devlet bana neden iş vermiyor?” demeye başladılar.

Ne İstanbul’un suçu var ne otobüsün…

Seni o otobüse bindiren neyse/kimse suç onun…

Gençler, elinizin altında internet var.

Açın, bakın ama hangi mesleğin itibarlı olduğuna değil.

İtibarlı mesleklere ilgi yoğun olduğundan siz kendi durumunuza uygun meslekler seçin.

İyi meslek seçimi yapan gençler ön lisans mezunu da olsa iş bulabiliyorlar.

Bir de üniversiteyi ailenizden uzakta özgürce hayat yaşamak için değil, kendinize bir gelecek hazırlamak için tercih edin.

Dört yıl sonra sudan çıkmış balığa dönüşmek istemiyorsanız.