Ant, Türk Dil Kurumu’na göre ‘yemin’ demek.
Daha uzun açıklamasıyla yine TDK’ya göre ‘bir şeyi yapmaya veya yapmamaya söz vermek’ anlamına geliyor.
Andımız tartışmalarını biraz da bu açıdan değerlendirmek gerekiyor.
23 Nisan 1933 tarihinde tek parti döneminin Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından yazılan ve yürürlüğe konulan Öğrenci Andı, 2013 yılına kadar yaklaşık 80 yıl boyunca öğrenciler her sabah bir asker gibi sıraya dizilerek okutuldu.
Galip’in yazdığı “Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.” şeklindeki ‘Andımız’ isimli öğrenci yemini, yürürlükten kaldırıldığı tarihe kadar iki kez değişikliğe uğradı.
12 Mart muhtırasının ülkenin üzerindeki kara bulutlarının devam ettiği 1972 yılında metne Atatürk ilaveleri yapıldı. Metinde ‘budunumu’ kelimesi ‘milletimi’ olarak düzeltilirken “Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk; açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim. Ne mutlu Türküm diyene!” ifadeleri eklendi.
Metin üzerindeki son değişiklik ise bir darbe gölgesinde gerçekleşti. 28 Şubat 1997’deki darbe girişiminden yaklaşık 8 ay sonra yapılan değişiklikte 1972’deki metin sadeleştirilirken “Ulu Atatürk” yerine bu kez Büyük Atatürk ifadesi getirildi.
“TÜRK’ÜM” DEDİLER, TÜRKİYE’YE SAHİP ÇIKMADILAR
7’den 77’ye herkese ezberletilen “Andımız” metni üzerinden etnik bölücülük ve ırkçılık yapmak isteyenlere malzeme verilirken, millet olma şuuruyla kader birliği yapmış Anadolu insanı arasına adeta bir nifak tohumu ekildi.
Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşı’nda Türk’üyle Kürt’üyle Boşnak’ıyla Arap’ıyla Çerkez’iyle vatan için omuz omuza savaşan milyonlarca insan, kimi odaklarca Andımız kullanılarak diliyle kültürüyle yok sayılmaya çalışıldı.
Tek parti rejiminden bu yana iktidar yüzü görmeyen CHP ve onunla kol kola giren partiler bir yandan Türklüğü suistimal ederken diğer yandan Libya, Suriye, Karabağ, Doğu Akdeniz gibi konularda atılan adımlarda Türk ordusunun yanında durmayı Türk’ün ülkesine ve vatanına çok gördüler.
“DOĞRUYUM” DEDİLER YALANDAN MEDET UMDULAR
“Doğruyum” yemini unutan CHP ve gizli ya da açık ittifak kurduğu partiler, FETÖ’nün sunduğu argümanları milletin meclisinin kürsülerine taşıdı.
Hatta Milli İstihbarat Teşkilatı’nı ve Türkiye’nin milli menfaatlerini uydurma haberlerle sıkıntıya düşürecek icraatlara imza attılar.
Andımız savunucusu CHP ve İYİ Parti PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile ortaklık yaparak, milletin 15 Temmuz destanının hakikatlerini görmezden gelip FETÖ elebaşının ‘tiyatro’ söylemiyle kahramanlığın içini boşaltmaya çalışarak hem FETÖ tarafından şehit edilen vatan evlatlarının hem PKK’nın katlettiği güvenlik güçlerinin ailelerini rencide ettiler.
Seçimler öncesi işçi kıyımı yapılmayacağına ilişkin verdikleri sözlere rağmen binlerce insanı kapı önüne koydular.
Bitmiş projeleri kendileri yapmış gibi sundular.
“ÇALIŞKANIM” DEDİLER MİLLETİ HİZMETE MUHTAÇ ETTİLER
Millete ant içtirme heveslisi partilerin yerel yönetimler öncesi verdikleri sözleri unutmaları hatta seçim vaatlerini internetten kaldıracak kadar ileriye gitmeleri bu ne yaman çelişki dedirtti.
İstanbul’da 100’den fazla proje durduruldu.
İzmir’de sel ve lağım suları altında kalan esnaf ve vatandaşlar, Kemal Kılıçdaroğlu gelince ortaya çıkan belediye başkanını topa tuttu.
35 yıldır CHP tarafından yönetilen İzmir’in altyapı sorunu hâlâ çözülemedi.
İstanbul’da pandemi ortamında vatandaşlar tıka basa otobüslere mahkûm edildi. Dünyada parmakla gösterilen Çam Sakura Hastanesi’nin yolunu hem de pandemi ortamında yapmaktan bile imtina ettiler.
Şimdi sormak gerekiyor…
1933’ten başlayıp 2013’e kadar geçen yaklaşık 80 yıllık sürede okunan “Andımız” adlı metin; savunucusu olan zihniyete ve ülkenin geleceğine hangi faydayı sağladı da ısrarla yeniden getirmeye çalışıyorlar?
İnsan hata yapabilir, eyvallah, ancak Türkiye üzerinde oynanan tüm oyunlara rağmen yemininizi hatırlayıp milletin yanında olmayacaksanız ne zaman olacaksınız?