Nüfus cüzdanının yalancısıyım ama yıllar önce bugün dünyaya gelmişim, anama çektirdiğim çileler bugün başlamış. Köyde doğduğum ve nüfus cüzdanım yıllar sonra çıkarılmış olduğu için bugünün doğru olma ihtimali yok gibi!.. Doğduğum bölgede Ferhat ismi hiç yok ama babam, Ferhat ile Şirin hikâyesinden hareketle Ferhat gibi kahraman olup gerektiğinde bir Şirin için dağları delsin diye sanırım ismimi Ferhat koyuyor.
Bizden bir kahraman çıkmadı, ortalama bir Türk insanıyız ama anam ve babam benim kahramanlarımdır. Rabbim, onlara sağlık, sıhhat, afiyet ve hayırlı uzun ömür versin. Bu yaşıma kadar yanlarında pek bulunamadım, gerek eğitim hayatım gerekse sonraki iş hayatım dolayısıyla hep onlardan uzak kaldım. Ancak özellikle çoluk çocuk sahibi olduktan sonra anam ve babama duyduğum sevgi, saygı katbekat arttı. Onların var olduğunu bilmek bana müthiş bir güç veriyor, biliyorum ki başım sıkışsa dönüp derdimi anlatabileceğim, duasını alacağım bir anam, gölgesine sığınacağım bir babam var. Rabbim, yokluklarını göstermesin; herkese ana ve babasıyla hayırlı uzun ömür versin.
Bu yazıyı yazma sebebim, malum olduğu üzere geçen hafta kutlanan Anneler Günü ve haziran ayı ortalarında kutlanacak olan Babalar Günü!..
Ben hiç Anneler veya Babalar Günü kutlamadım, hatta sonradan ihdas edilmiş olan tüm günlere alerjim var!.. Bir şeye, bir gün tahsis edildiği zaman o gün iple çekiliyor ve o gün dışında o şey unutuluyor. Bir de bana özel olan şeyleri, neden başkalarının belirlediği ve umuma açılan günlerde kutlayayım? Ben özelim, ben kendim karar verebiliyorum kime ne kadar değer vereceğime, ne zaman, ne alacağıma veya almayacağıma!.. Hele de normal günlere göre katlanmış fiyatlarla enayi yerine konulmak hiç bana göre değil.
Anneler Günü’nde paylaşılan abartılı, samimiyetten uzak mesajları, gösterişli hediyeleri gördükçe bugünler hakkındaki olumsuz düşüncem daha da pekişiyor. Herkes ana ve babasını bu kadar çok seviyorsa huzurevlerindeki bu ana ve babalar kimin anası ve babası? Evlatlarının hepsi bir yerlere gittiği için evinde tek başına yaşamak zorunda kalan, öldüğünde kimsenin haberi olmayıp apartmanı koku sarınca öldüğü anlaşılan bu yaşlı insanlar neyimiz oluyor? O kadar evladı olup da hiçbiri bakmadığı için düşkün vaziyette sokaklarda kalan bu yaşlılar kim?
Bir de herkes, anasını ve babasını çok sevdiğini, onlara aldığı hediyeleri Facebook, Twitter, Instagram’da paylaştığına göre herkesin anası ve babası sosyal medya bağımlısı ve sürekli İnternette geziyor. Analar ve babalar çok değişti çok(!)
Ortaokulda din kültürü öğretmenimiz, “Genç bir hanım öğretmen arkadaşımız var. Her gün abartılı bir şekilde annesini anlatıyor. Ama bayramlarda bile annesinin yanına gitmeyip tatile gidiyor. Yine bir Anneler Günü’nde annesinden bahsederken ‘Benim annem yok.’ dedim. ‘Ya çok üzüldüm, öldü mü?’ deyince ‘Hayır, benim annem yok ama anam var: Fırsat bulduğum her an, bayramlarda tatil beldeleri yerine yanına koşar, elini öperim.’ demiştim ve çok bozulmuştu, o günden sonra annesinden bahsedememişti.” şeklinde bir anısını anlatmıştı.
Lütfen bizler de sosyal medyada, orada, burada anne baba sevgisinden bahsedip onlara aldığımız hediyeleri teşhir edene kadar onları gerçekten çok sevip sevgimizin gereğini yapalım. Başımızın üzerinde taşıyalım, hayatımızın merkezine koyalım onları!..
Lütfen anamızı ve babamızı yalnız bırakmayalım!..