“Bilmiyorlardı, bilselerdi yapmazlardı. İnşallah Hakk’ı bulurlar. Hem dünyalarını kurtarırlar hem ahiretlerini kurtarırlar. Hayatımda ilk defa buraya geldim, camiye gidecektim. Sırtımda çantam vardı, cebimde Kur’an-ı Kerim vardı onlar da gitti. Bilmiyorlardı bilselerdi yapmazlardı. Dua edeceğiz.”
Sosyal medyadaki görüntüde sakal ve sarıklı dolaştığı için dayak yiyen bir gencin sözleri bunlar. Sarığı ile yüzündeki kanı temizliyor bir yandan ve yukarıdaki sözleri söylüyor. Tam bir İslami duruş, bu genç Müslüman’ın duruşu. Ne iş yaptığı da soruluyor ve diyor ki, “İş arıyorum, varsa yapabileceğim bir iş yaparım” ve sonra iki elinin avuç içini birleştirerek “Biz böyle olursak sorun bitecek” diyor.
Duygu ile değil akıl ile hareket ederek doğruyu görüyor. Terörün amacı da toplumu germek ve toplumsal parçalanma ile iç karışıklıktan yararlanarak amacına ulaşmaktır. Şort giydiği için dayak yiyen kızın haberlerini izlediniz değil mi? Medyamız günlerce verdi. Hatta adli süreci de takip etti. Ama bu haberi hiçbir yerde gördünüz mü? O saldırgan ne kadar suçlu ise bu saldırganlar da aynı derecede suçludurlar. Bu saldırganların da yakalanarak adalete hesap vermeleri sağlanmalıdır. Ne yazık ki medyamız da tek taraflı bakış açısına sahip olduğu için yukarıdaki görüntüyü haberleştirmedi bile… DAEŞ terör örgütü, Müslümanlar’a bakış açısını işte böyle değiştirmek için kurduruldu.
Madalyonun başka yüzü
Önceki gün ayrıca şöyle bir haber vardı gazetelerde: “İstanbul’un Pendik ilçesi Kaynarca Mahallesi Kemalpaşa Caddesi’nde, Reina’ya silahlı saldırıda bulunan teröriste benzeyen bir kişi caddede ilerlerken çevredekiler tarafından fark edildi. Bazı insanların kendisini takip ettiğini anlayan kişi paniğe kapılıp kaçmaya çalışınca çevredekiler tarafından çembere alındı. Yaşanan kargaşada Reina saldırganı sanılan kişi çevresini saran kişiler tarafından darp edildi.”
Mahkemeler neden kurulu? Suçlanan gerçekten suçlu olup olmadığı için değil mi? Gerçekten suçlu olup olmadığını bilmeden kendimizi ceza verici olarak görürsek, gireceğimiz vebalın altından asla kalkamayız. Bir de devletimize yardımcı asla olmayız. Teröre hizmet etmiş oluruz. Avrupa’da şüpheli şahıslar için hemen güvenlik güçlerine haber verilir, güvenlik güçleri gerekli kişiyi alır, sorgular, gerekiyorsa onları adli mercilere götürür, mahkemeler de suçlu olup olmadığına karar verirler.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki önemli mesajının altını çizmekte yarar görüyorum: “Ülkemize yönelik saldırıların asıl amacı muvazenemizi bozmaktır, duygularımızı aklımızın önüne geçirmektir, bizi birbirimize düşürmektir.”
Bizler inşallah bu oyunlara düşmeyeceğiz. Düşmemeliyiz. Aksi halde bütün terör örgütlerini kuran ve yöneten üst aklın amacına hizmet etmiş oluruz.
Gizli örgütler, Müslümanlar’ı mezhepler üzerinden parçalama gayreti içindedirler. Bu yüzden Müslüman görünümlü Lavrence’ler, FETÖ’ler, DAEŞ’ler türetildi.
Oyuna gelmeyeceğiz…