AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Ömer Çelik, Mavi Marmara olayından sonra bitme noktasına gelen İsrail-Türkiye ilişkileri ile ilgili “Kesin bir anlaşma yok. Henüz imza atılmış bir şey söz konusu değil. Bir taslak üzerinde çalışılıyor. Kuşkusuz İsrail Devleti ve İsrail halkı Türkiye’nin dostudur. Türkiye üç şart ileri sürmüştür ilişkilerin normalleşmesi için. Bizim gözlemleyeceğimiz unsur, bu üç şartın yerine gelip gelmeyeceğidir” açıklamasını yaptı.

Bu açıklamadaki “Kuşkusuz İsrail Devleti ve İsrail halkı, Türkiye’nin dostudur” ifadesini duyunca insan kulaklarına inanamıyor. Abdullah Gül’ün zihinlere kazınan ifadesiyle söylersek: İnsan gerçekten hayret ediyor. “İsrail Devleti ve İsrail halkı, Türkiye’nin dostudur” hem de “kuşkusuz” öyle mi?

Bu ifadeyi kullanan kişi, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü, AK Parti’nin kuruluşundan beri partinin içinde olan ve partide önemli bir ağırlığı olan Ömer Çelik… Böyle düşününce insan bir kez daha hayret ediyor doğrusu!..

İsrail Devleti’ni bırakın, İsrail halkı nasıl Türkiye’nin dostu olur? Bu gaf/let nasıl tevil edilebilir? Bu ülkenin bugüne kadar olan duruşunu, AK Parti’nin eylem ve söylemlerini, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın İslam dünyasına umut veren liderlik vasfını inkâr etmek değilse, nedir bu vahim cümle?

Eğer İsrail Devleti ve halkı, Türkiye’nin dostu ise biz o kadar sıkıntıyı niye yaşadık, yaşıyoruz? İsrail, bizim dostumuzsa biz Filistin’in, Gazze’nin neyi oluyoruz? Mescid-i Aksa bizim için ne anlama geliyor, Kudüs bizim için ne ifade ediyor? Cumhurbaşkanımız, Davos’ta Şimon Peres’in şahsında İsrail’e ve tüm dünyaya neden “VAN MİNİT” çekmişti ki o zaman?

Bize sakın bu söylemin “reel politik” bir söylem olduğunu söylemeyin! Bu millet, “reel politik” söylemlerin dışında “hayal politik” söylemler ortaya koyup ezber bozduğu için, duygularımıza tercüman olduğu için AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan’ın peşinden gidiyor yıllardır.

Biz İsrail Devleti’ni ve halkını “dost” olarak nitelersek, Sabra ve Şatilla’da katledilen binlerce Filistinlinin yüzüne nasıl bakarız ahirette? Şeyh Ahmet Yasin’e, Rantisi’ye ve binlerce şehide nasıl sahip çıkarız? 2006 yılında Lübnan’da 27 kişinin öldüğü Kana saldırısında boynundaki mavi emzikle katledilen 10 aylık bir bebek olan Filistinli Abbas’ın hâlâ o görüntüsü gözlerimizin önündeyken nasıl “dost” deriz İsrail’e? İsrail askerlerinin kurşunlarıyla babasının kucağında can veren Muhammed’in o hâli gözlerimizde, babasının çığlıkları hâlâ kulaklarımızdayken İsrail’e dost demeyi nasıl kabulleniriz? Kana susamış İsrail siyasetçileri ve askerleri hâlâ her gün Filistinlilere, Gazzelilere kan kustururken, onları inim inim inletirken Allah’ın lanetlemiş olduğu bu kavmin sözde de olsa “dost” olarak nitelenmesini hoş karşılamamızı beklemesin hiç kimse bizden!… Arkasına sığınılacak hiçbir reel politik söylem, hiçbir çıkar hesabı, hiçbir denge politikası da mazur gösteremez bize bu söylemi!..

Zira çok öfkeliyiz İsrail’e de onu dost edinenlere de!..