Son günlerde, cesetleri kıyıya vuran çocuklar vesilesiyle Suriyeli mülteciler konusu bir kez daha gündeme oturdu.

Başta Batı olmak üzere Batı’nın Türkiye masası şefleri hükmünde olan birtakım çevrelerin konuya dair yaklaşımlarını görünce, aslında kıyıya vuranın çocuk cesetleri değil, vicdansızlıkta sınır tanımayan bu güruhun insaniyet kavrayışının olduğunu bir kez daha net bir biçimde gördük.

Namussuzluk kıyısına vuran; kin, nefret, düşmanlık ve intikam sözcükleriydi ve her zamanki gibi hedefinde Erdoğan vardı.

Başbakanlığı döneminden itibaren bugünkü başbakanımızla birlikte Suriyeli mültecilere dünyanın en insanca yaşanabilir kamplarını kuran, o insanlara, bu milletin şahsında kucağını açan, ‘Ensar’ olan, onların acılarıyla dertlenen bir adama, bu vesile ile vurmak, vicdan ve insafla birlikte akıl ve mantığı da yitirmekle mümkün olabilecek bir zalimliktir oysa!

Bu zalim ve haysiyetsizlerden birisi “Vay Şerefsiz!” manşetiyle Ahmet Kaya’yı linç eden gazetenin eski genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök’tü.

Şu şerefsizlik abidesi satırlar ona ait:

“Gördünüz mü Ege sahilinde yatan o küçücük masum bedeni… Gevşet biraz Rabia selamıyla takallüs etmiş parmaklarını… Kara siyasetinin sıktığı yumruğunu aç, o eller duaya kalksın biraz… Bak arkadaş bu çocuğun katili sensin.”

Sizin de öfkeniz kabardı değil mi?

Oysa bu insaniyetten nasip almamış mahluk, 27 Mayıs günü, Suriyelilerle ilgili öylesine aşağılık bir yazı yazmıştı ki, Hitler okusa yüzü kızarırdı.

Şereften nasibi olmayan bu adama en güzel cevabı ise başbakan verdi:

“Bu merhametten yürekleri nasipsiz, yapılan hizmetlere gözleri kör, Aylan yavrumuzun yurdu Orta Doğu’yu bataklık olarak tanımlayan, tüm gücü ile mazlum muhacirler için  çalışanları diktatör olarak nitelemekten çekinmeyen, her fırsatta kendi konforlu dünyalarından duygusuz yorumlarla gönülleri, zihinleri kirletenlerin ise aynaya bakacak yüzleri olmayacak…”

Aynaya bakacak yüzü olmayan bir onur kaçkını, elbette ki, kızaracak bir yüze de sahip değildir ve bu özne, bir sembol aslında. Benzeri bir sürü hayasız herif, daha düne kadar kovmaktan bahsettikleri mülteciler hususunda dünyanın yüz akı olan bu memleketi ve idarecilerini, buradan vuracak kadar küçüldüler.

Öyle ki, aralarında yanımızda durduğunu sandığımız içten pazarlıklı zavallılar da vardı.

Konu, Erdoğan’la hesaplaşmak olunca, gerçek yüzlerini göstermekten geri durmadı bunlar da…

Yazının başlığı bir alıntı.

Evet, içerikte sözünü ettiğimiz haysiyet yoksunlarının hedefe koydukları adamın yani Erdoğan’ın içi yanarak yaptığı bir konuşmadan alıntı…

Ve şöyle demişti konuşmasının o bölümünde:

“Akdeniz’i bir mezara dönüştüren ülkeler, hayatını kaybeden her mültecinin vebaline ortaktır. 3 yaşındaki yavrunun hesabını tüm insanlık vermeli. Akdeniz’de boğulan aslında insanlığımızdır. Akdeniz sahiline vuran her ceset, bizim yüreğimizde derin yaralar açıyor. Merhametini yitirmiş bir dünya düzeni, insanlığa derman olamaz. “

Ve siz!..

Şerefsizliğinizle çok yaşayın, ey kinini din edinenler güruhu!