Siyaset niye yapılır? Millete hizmet etmek için elbette değil mi? Peki millete hizmet etmenin yolu iktidar olmak değil mi? Tabii ki evet ve bu yola çıkan siyasi partilerin bu hedefi yoksa siyaset dışında kalır zaten.

CHP’nin kısa tarihine baktığımızda hep kaybeden oldu. Genel başkanı kasetle indirilen tek parti de oldu aynı zamanda. Olağanüstü kurultaylar partisi de diğer yandan. Buna rağmen partililerin memnun kalacağı bir genel başkan seçilemedi. Deniz Baykal’dan sonra genel başkan olan Kemal Kılıçdaroğlu 8. kez seçim kaybetti. Neden?

Çünkü, siyasetin zemininde Erdoğan düşmanlığını oturttu ve ‘diktatör’ söylemlerini dillendirdi. Milletin karşısına proje ile çıkacağına, saldırı siyaseti ile çıktı. Böyle olunca da halkın gündeminden uzak kaldı. Bir taraftan ‘özgürlük’ sözcüğünü dilinden düşürmezken, diğer yandan insanların inancı ile giyimleri ile uğraşmayı siyaset bildi.

“Demokrasi mücadelesi” yaptığını savunurken Meclis grup toplantısında ağzındaki baklayı da çıkardı ve “Parti içinde kavga edenleri kapının önüne koyarız” deyiverdi.

Hani demokrasiyi savunan bir parti idi. O da fos çıktı. Deniz Baykal’ın önerilerini elinin tersi ile ittiği gibi, partideki muhalefete de ayar verdi ‘Kovarım’ diyerek. Diktatör gibi ‘Siz bilmezsiniz, ben bilirim’ diyor yani.

Demek ki ne imiş; ‘Diktatör’ söylemini siyasete taşımasındaki amacı ‘diktatör’ gibi davranmaya özenmesi imiş. Buna göre de talimat vermiş ve düşüncesini açıkladığı için Fikri Sağlar için disiplin soruşturması başlatmış. Millete karşı sert muhalefet eden Kılıçdaroğlu, şimdi sert duruşu ile parti içindekilere sopayı gösteriyor.

Bence CHP de değişecek ve dönüşecek. Bu değişim ve dönüşümde Kılıçdaroğlu genel başkan olarak kalıp kalmayacağını zamanla göreceğiz. Bana göre son viraj 2019 seçimi olacak. Ondan sonra arkasına bile bakmadan bırakıp gidecek.

CHP’de yeniden iç savaşın ilk kıvılcımı Fikri Sağlar’a karşı başlatılan disiplin süreci ile başladı. Fikri Sağlar, hakkında başlatılan disiplin süreci ile ilgili söylediği sözler ders niteliğinde.

Bakın Sağlar ne diyor:

“Üyelerimize karşı sorumluyum susamam. 35 yıllık siyasetçiyim, bakanlık ve genel sekreterlik yaptım, nerede ne konuşacağımı bilirim. 35 yıldır dik ve omurgalı durdum. CHP’nin iktidarını istiyorum. CHP bunları söyleyenleri partiden atarak bir yere varamaz. Bu partinin yönetim kadrosu değişmelidir. Karar verecek, iddialı, cesur ve iktidar yapacağız diyebilecek insanlar görev almalıdır. İhraç edilebilirim hiç önemli değil çünkü eğilmiyorum doğru bildiğimi söylüyorum ve söylemeye devam edeceğim. Partinin kapısının önüne koyarız dediler, partimin kapısının önü ülkemin toprakları Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu topraklarda yaşayan yurttaşlarım için varım makam için değil. Onlara karşı sorumluyum çünkü onlar seçti bizi ve milletvekili yaptı.”

CHP’de şimdi demokrasi var diyecek kaç kişi var? Millet için siyaset yaptığını kaç kişi söyleyebilir? Meclis’te hangi siyasetçi ile konuşuyorsam şunu söylüyorlar. Türkiye’de iktidar sorunu yok. Ancak muhalefet sorunu var.

Demiştim ve yine diyorum. Millet yeni sistem ile yeni siyaseti istiyor. Milletin talebine takoz koymaya çalışanların siyasette tasfiye süreci başlıyor. Hep birlikte izleyip görelim.

Selam ve dua ile…