Dick Advocaat’tan sonra kralına inat bir takım oldu çıktı; tabiri caizse adeta çehresi değişti Fenerbahçe’nin. Geçtiğimiz pazar akşamı ezeli rakibi Galatasaray’ı 2-0’la yıkıma uğratan Sarı-Lacivertliler perşembe akşamıda UEFA Avrupa Ligi’nde Ukrayna ekibi Zorya’ya aynı tarifeyi uyguladı. Rakibini Stoch ve Kjaer’in golleriyle 2-0 mağlup ederek gruptan çıkma adına son viraja girmiş oldu. Aslında hafta sonu hayati bir derbiden zaferle ayrılan Fenerbahçe’nin böyle bir maça konsantre olması çok zordu çünkü teknik adamlar ne kadar uğraşsalarda bu rehavetten oyuncu grubunu sıyırıp önündeki maça adapte etmekte genelde zorlanır. Zaten öylede bir görüntü vardı beklentilerin çok uzağındaydı Sarı-Lacivertli oyuncular ilk yarım saat içinde rakip kaleye gitmekte zorlanırken rakip Zoryada bundan cesaretlenerek Fenerbahçe ceza alanı içinde deyim yerindeyse cirit atıyordu. Taki otuzuncu dakikaya kadar işlerin yolunda gitmediğinin farkına varan Sarı-Lacivertli futbolcular rakip takım Zorya’nın ataklarına atakla cevap verince Zoryalı oyuncularda hadlerini aştıklarını ancak bu dakikadan sonra anlaya bildiler. İşte bu değişimlerle ilk yarı eşitlik bozulmadan soyunma odasının yolunu tuttu takımlar.
Uyanık Stoch…
İkinci yarı bambaşka bir Fenerbahçe vardı sahada. Şener ve Hasan Ali’nin sağlı sollu ataklara katılmaları hatta Skrtel ile Kjaer’in oyunu ikinci bölgeye kadar yıkmaları rakip Zorya’yı zorlamaya başlamasına yettide arttı bile. Bu prese dayalı oyuna rağmen Advocaat Hoca sanki birşey eksik gibi görünüyor diye anlamış olacakki etkisiz olan Emenike’nin yerine Stochu hazırlamaya başladı. Oyuna almadan Stoch’tan istediği tek şey kaleyi gördüğü anda şut atmasıydı; zaten Stoch’ta bunu yaptı. 59. dakikada öyle bir füze çıkardıki uyuyan taraftarıda ayağa kaldırdı bu golde uyuyanlara nispet uyanıklık yapan bir Stoch da izledik. Hani hep söylerim ya futbol oyununda yeteneğin yanına başka enstrümanlarda gerek zeka gibi his gibi işte dışardan izleyenlerden çok oyun içindeki futbolcular kendi takım arkadaşlarının yanı sıra rakip takım oyuncularında neler yapabileceğini hissetmeleri gerek. Hissetmek futbolda yetenek ve zekayı tamamlayan önemli üçüncü bir unsurdur.
Stoch attığı golden saliseler önce rakip kaleye bakmıyor bile pas atacak takım arkadaşlarını arıyor gibi yaparak futbolun uyanıklığını kullandı zekice. Ben bile dışardan izleyici biri olarak Stoch’un şut tercihi kullanacağını hissettim birtek Zorya kalecisi ve savunmacıları hissedemediler iyiki öyle oldu.
Taklit değil taktik profesörü Advocaat…
Aziz Yıldırım başkanın geçmiş dönemde basketbolun başına getirdiği ve hala başında bulunan koç Zeljko Obradovic modelini hep futbol takımı içinde düşünmüştü. Birçok teknik adama rağmen aradığını bulamamış geçen sezon VitorPereira’ylada yolları ayırıp son olarak Dick Advocaat Hoca’yla anlaşma sağlamıştı sanırım bu sefer istediğinide bulmuş oldu. Advocaat Hoca’nın duruşu yorumları bakış açısı geçmiştekilerden farklı çok kalite bir yapısı olduğu her halinden belli futbol bilgisini konuşmam bile. Bazı hocalar varki kulübede taklit yaparlar örneğin Pereira misali lakin bazılarıda hayalci değil taktik profesörüdür rakibide oyunuda çok iyi okurlar örneğin Advocaat misali. Dick Advocaat Hoca yardımcı antrenörCorPot’tan sağlık ekibine tercümanından diğer tüm personeline kadar mükemmel bir uyum içinde. Adeta Fenerbahçe’yi yoktan var ederek sihirli elleriyle takım ruhunu aşıladı ekibine tıpkı ”sihirli lambasından” Stochu sahaya sürdüğü gibi.
Allaha emanet olun…