24 Haziran seçim sonuçlarına göre, insanlığın umudu, ümmetin lideri, millet sevdalısı Erdoğan 52,6 oy oranı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Devlet Başkanı oldu. Hamdolsun. 16 yıldır kesintisiz iktidarda olan az da olsa yıpranmış bir partinin lideri olarak, içeriden dışarıdan topunun pervasızca karalamalarına ve saldırılarına rağmen sokaktaki her iki insandan birinin sevgisine mazhar olmak elbette her babayiğide nasip olmayacak bir başarı hikâyesidir.

Yeni yönetim sistemimiz ülkemiz ve tüm dünya mazlumları için hayırlı olur inşallah.

Erdoğan siyasi ve stratejik dehası ile yaptığı işte ‘’Usta’’ olduğunu bir kez daha seçimler öncesi MHP ile birlikte yaptığı ittifak ile yeniden perçinlemiştir. Seçimler öncesi ittifaka karşı çıkan bazı aklı evveller her ne kadar bunu şimdilerde anlasalar da… FETÖ ve SÜLO’cuların desteğine mazhar olan İYİ Parti’nin, MHP’nin oylarını böleceğini ve MHP’nin barajın altında kalacağını pompalayan güruh bugün ters köşe olmuştur. Sayın Bahçeli’nin Cumhur İttifakı ile birlikte özelikle bir dolarlık hainlerin yapmış olduğu 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki milli duruşu, yaptığı derin siyasi okumalarla hükümete verdiği destek takdire şayandır. AK Partiye birtakım sebeplerden dolayı küskün olanlar ve Erdoğan’a mesaj vermek isteyen bir takım AK Parti seçmeni, her daim taşın altına gövdesini koyan Sn. Bahçeliyi bu seçimde de ıskalamamıştır.

Özetle demem o ki; bu seçimin kazananları AK Parti ve MHP’dir.

Kaybedenleri ise çoktur. Bildiğiniz üzere bunlar;

Meydanlarda “Çıkmışsın yenmiş! Çıkmışsın yenmiş!” diye feryat edip, çıkıp yenilen tavukçu Maarrem’in partisi CHP’dir.

Haçlılar’ı arkasına alarak “Seni başkan yaptırmayacağız!” diye böğüren SELO’nun partisi HDPKK’dır.

“15 Temmuz’dan sonra Başbakan olacağım!” diye ciyaklayan üslubu bozuk Moral’in proje partisi, İYİ Parti’dir.

Göreceksiniz bir dip dalga gelecek! diye dibini tamamen kaybeden Temel’in partisi SAADET’tir.

Ama her şey bir tarafa seçimin asıl kaybedeni, bu aralar koltuğunu kaybetmemek için dokuz takla atan, CHP’nin Genel Müdürü Gandi Kemal’dir. Bildiniz değil mi bu Kemal’i? Hani ağzını her açtığında Cumhurbaşkanımıza ‘Diktatör’ diyen bir müfteri vardı ya ha işte ondan bahsediyorum…

Kıymetli dostlar bir diktatör düşünün ki adam 1994 beri girdiği her seçimi kazanıyor. Bir de parti lideri düşünün girdiği dokuz seçimde kaybetmiş lakin hala aynı koltukta pişkin pişkin oturuyor? Soruyorum şimdi size, elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin acaba bunlardan hangisi diktatör?

Bu seçimde de kökten Erdoğan karşıtı olan CHP tayfası Allah var Maarrem’in kazanması için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Ama kirli sicillerine ve tarihe not düşülecek çok önemli bir şey daha yaptılar. CHP’li her aileden HDPKK’ya bir oy kampanyası ile ortalama yüzde 7 civarında oy alan kandilin partisine omuz verip barajı geçirerek Meclis’e soktular. Bitmek üzere olan ve can çekiştiren eli kanlı terör örgütünü tekrar başköşeye oturttular. Zaten “Ülkenin bütün renklerini Meclis’e taşımayı başardık” diyen Gandi Kemal’e, PKK’nın dağdaki mekaplı hevallerinden verdikleri bu çok önemli desten dolayı jet hızıyla teşekkür de gecikmedi…

Ezcümle demem o ki kıymetli dostlar; Miting meydanlarında şekilden şekle giren, her Allah’ın günü cuma namazı kılan ve girdiği ilk seçimde yüzde 30 oy alan küfürbaz Maarrem’i devre dışı bırakmak için Erdoğan’ın karşısına itekleyen Gandi Kemal için yolun sonu görünmüştür.

Sandıklar açılmadan önce; “AK Parti kaybediyor! Anketlerde biz öndeyiz! Kesin bu iş ikinci tura kalacak!” diye seçim öncesi kendi seçmenine yalan söyleyen, sandıklar açıldığında da; “Mürekkebi uçan mühür kullanmışlar! Aman ha dikkat oylarımız çalınıyor! Yok yok oylar duruyor da lakin bu seferde Maarrem’i çalmışlar! Kendisinden uzun süredir haber alamıyoruz!” diyen Gandi Kemal, 1950’den bu tarafa mağlup olan CHP zihniyeti ile beraber tekrar kaybetmiştir.

O vakit son söz çiçeği burnundaki Maarrem’den gelsin. Adam yendi! Ama bilesin ki Gandi Kemal ben de seni yendim ve cin şişeden çıktı…