3 Kasım 2002:  28 Şubat postmodern darbesi ülke siyasetini yerle bir etti. Hükümet topal ördek gibi 3’lü koalisyon ile kuruldu. O koalisyon ekonomiyi dibe indirdi. İflas etmiş ülke IMF’den dilenir hale geldi. İşsizlik, iç ve dış borç tavan yaptı. Sistem artık işlemez hale geldi ve kısır döngünün yarattığı bunalım toplumu içten içe kemirdi, bitirdi. Böylesi bir enkazı 3 Kasım 2002 seçimleri ile tek başına iktidara gelen Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AK Parti devraldı. Acil eylem planı devreye sokuldu ve ekonomi saplandığı bataktan çıkarıldı. Sonrası peş peşe gelen hem siyasi, hem toplumsal hem de ekonomik reformlar ile ülke ayağa kalktı, kalkındı ve büyüdü.

***

30 Mart 2014:  17/25 Aralık darbe girişiminin kısa bir süre sonrası gerçekleşen yerel seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AK Parti sandıktan yine zaferle çıktı. Üstelik seçim süreci boyunca sanal alem üzerinden paralel yapının sürdürdüğü operasyonlara rağmen.

***

10 Ağustos 2014: Yine paralel yapının algı operasyonları ve muhalefetin siparişle getirdiği Cumhurbaşkanı adayı ile yapılan seçimde, Recep Tayyip Erdoğan oyların %51.79’unu alarak ezici bir üstünlükle Türkiye’nin yeni Cumhurbaşkanı oldu. Ben farklı bir cumhurbaşkanı olacağım dedi. Ve icraatlarıyla söylediği gibi oldu.

***

7 Haziran 2015: Siyasi mühendislikler, tuhaf, ilkesiz ve karanlık ittifaklar etkisini göstermiş ve AK Parti 13 yıl aradan sonra ilk kez iktidarı kaybetmişti. Aslında alacağı muhtemel oy oranı %38’ler bandında iken, Erdoğan’ın sahaya inmesiyle bu oran %41’e yükseldi. Meclis’te süren bir dizi koalisyon görüşmelerinden sonuç alınamayınca seçim kararı alındı.

***

1 Kasım 2016:  Terör, Suriye krizi, dışardan ve içerden yapılan algı operasyonlarına rağmen, Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi manevraları ve ustalığı sayesinde AK Parti %49 gibi yüksek bir oy oranıyla yeniden iktidar oldu.

***

4 Mayıs 2016: Bürokrasi ağır aksak işliyordu. Atamalar yapılamıyordu. Başkanlık ve yeni Anayasa’dan çok alakalı alakasız suni tartışmalar siyaset gündemini meşgul ediyordu. Dokunulmazlıklara dokunulması meselesi uygulamada bir kaosa dönüşüyordu. Ve açıktan pek dillendirilmeyen fikir ayrılıkları yaşanıyordu. Bu da gerilime neden oluyor, spekülasyonlara açık bir hale getiriyordu.

Ve 4 Mayıs akşamı bu sancılar sona erdi. Başbakan Davutoğlu’nun kendi kişiliğine yakışır bir tavır ortaya koyması ve AK Parti kadrolarının da parti ruhuna ve işleyişine uygun davranması, daha başka sancıların yaşanmasına engel oldu. Artık ülkenin yönetim işleyişindeki pratikler daha da netleşecek. Yol haritası daha berrak olacak…