BAZI kelimeler vardır, tarifini yapmak, anlamını açıklamak için ne yapsanız yetersiz kalır.
“Genç”, işte böyle bir kelimedir!
Genellikle çocukluk evresini aşmış ama yaşını başını almamış sınıfına sokulan kişi, gençten sayılır.
Peki, hakikî ölçek bu mudur?
Gençliğin kıstasını ortaya koymak için genellikle ortalama ölüm yaşı veri olarak kullanılır.
Peki, nereye göre?
Meselâ size göre kaç yaş aralığı “genç” tanımına girer?
Hazreti Nuh’un yaşını Kur’an söyler bize: Bin…
Hazreti Nuh kime göre yaşlıdır?
Bulunduğu topluluğun en yaşlısı kimdi, kaç yaşındaydı?
Bin yaş, oldukça yüksek geliyor kulağa.
Peki, ya bulunduğu toplulukta bin beş yüz, hatta iki bin yaşında olanlar varsa?
Hani “Genç gitti” diyorlar bazı ölenlerin ardından, Hazreti Nuh da Hakk’a göç ettiğinde bulunduğu topluluğa göre genç bir yaşta olamaz mı?
Demek ki genç olmak, yaş üzerinden tarif edilecek bir konu değil.
Öyleyse siz ey genç kardeşlerim! Sizinle benim aramdaki farkı söyleyemeyecekseniz eğer, kendinizi “genç” olarak tarif etmemelisiniz.
***
Zamanın ruhu ve aklın özgürlüğünden bahsediyorum daima.
Çağdaş tavı tutturmak ile çağa yön vermek arasındadır genç.
Yön veren olursa genç kalır, tavda kalmaya özenirse pörsür.
Çağdaş, “-deş, -daş” ekinin ekinin dilimize kazandırdığı mühim kelime!
Meslektaş, arkadaş, yurttaş, vatandaş, kardeş gibi…
Modern kelimesini “çağdaş” kelimesiyle karşıladık, sizinle biz olduk “çağdaş”.
Madem siz de, ben de bu çağda yaşıyoruz, öyleyse çağdaşız.
Örneğin bundan bir kırk yıl evvel, dâvâları olan insanlar vardı.
İçinde bulundukları toplumla bir türlü çağdaş olamadılar.
İnandıkları dâvâ, onları başka bir zamanda yaşatıyordu.
Kimi çağa yön vermeyi akıl edinip zamanın ruhu ve aklın özgürlüğüyle beslendi, kimiyse yıkılan hayâllerinin enkazı altında kaldılar.
Enkaz altında kalanlar, bugünle de çağdaş olamadılar.
Öyleyse siz ey genç çağdaşlarım! Enkaz altında ayakkabı aramak yerine, iki denizin buluştuğu yerde inci ve mercan aramayacak mısınız?
Kaç şehir tanıyorsunuz “genç” diye tanımlayacağınız?
Bir? İki? On?
Peki, sayar mısınız, hangisi en genci?
İşte modern olmak ile medenî olmak arasındaki farkta da bu vardı ve insan hangisinin daha genç olduğunu yaşları üzerinden saymaya kalkıştı!
Modern olanın bilimsel olduğuna inananlarla bilginin medeniyet inşâ ettiğine inananlar arasında çıktı çatışmalar.
Modern olanın bilimsel olduğuna inananlar, örneğin çektikleri tarih filmlerinde insanları varsa yoksa çul çaput içine yerleştirdiler.
Geleceğe dair yaptıkları filmlerde giyindirdikleri elbiselerse ışıl ışıl alüminyum folyolardan oldu.
Bunlardı geleneklerinin medeniyet olduğuna inananlar.
Ebu Cehil’in ismini hiç düşündünüz mü?
Peygamberliğin ilânından evvel onun lakabı “Ebu’l-Hikme” idi.
“Hikmetin babası”…
Düşünülebilecek, ulaşılabilecek tüm doğruların onda olduğuna inanıyorlardı.
Ebu Cehil’in Habîbullah’a (sav) aykırı bakışı ile Kilise’nin Galileo’ya bakışının benzemesi bu yüzdendi.
Meydan okumuşlardı moderniteye ve medeniyetin gerçek bilgi ile kurulacağını salık vermişlerdi.
“Medeniyet, gelenekleriniz üzerinden edindiğiniz kurallar bütünü değildir” demişlerdi.
Öyleyse ey genç arkadaşlarım! Sadece özgürlüğe bıraktığınızı sandığınız aklınızı kalbinizden koparmaya çalışanlara karşı inkılabınızı göstermedikçe bilgi ile modernite arasında daha ne kadar çırpınacağınızı sanıyorsunuz?
16 Nisan 2016, yepyeni bir genç damarın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde inşâ günüydü.
24 Haziran 2018 ise, bu inşânın ilk sınavı olacak.
“Sınav” bahsi geçince akla ilk gelen “ezberdir”…
Ezber, eğitim-öğretim aldığını düşünenin oyalanması, oyalanma üzerine bina edilen sistemin merkez çarkıdır.
Ezber yapan üretemez, ezberde ısrar eden değişemez.
En ahmak muhafazakârlıktır ezber.
Bu ülkenin bugünkü muhalefetinin de ezberleri vardır.
Ve bu ezberlerle kaleler inşa etmiştir.
Bu kalelerden biri de gençlik üzerinedir.
Ülkemizin bundan 17 yıl önceki hâlini hiç görmemiş yahut hatırlamayan bugünün genci, muhalefetin kurduğu ezber duvarları yüzünden dışarıda olanları görememektedir.
24 Haziran 2018, bizim için bu kaleyi ve tüm kaleleri yıkmak, başta gençler olmak üzere toplumumuzu oluşturan her fert ve kuruma doğrudan ulaşmak imkânı vermektedir.
Bu imkân üzerine kuracağımız köprülerle 2023’e en sağlam adımı atacağımıza inancım tamdır!
Öyleyse ey genç kardeşlerim, siz hazır mısınız?