Türkiye’nin maruz kaldığı 15 Temmuz paralel gâvurluğu neredeyse her alanı etkiledi. Etkilenen alanlardan biri de televizyon kanallarında gösterilen diziler oldu. 15 Temmuz’dan sonra en büyük darbeyi Kurtlar Vadisi dizisi ve dizi ekibi aldı. Ekibin daha mayıs ayındayken Kurtlar Vadisi Darbe isim hakkı için Türk Patent Enstitüsü’ne başvurması hem dizinin yeni yayın döneminde ekranlara veda etmesine sebep oldu, hem de ekip için darbe soruşturması açılmasını beraberinde getirdi. Dizinin yayınlandığı televizyon kanalıyla aralarında nasıl bir mutabakat oluştu onu bizim bilmemiz haliyle mümkün değil. Bildiğimiz iki şey var: Yeni yayın döneminde dizi bir türlü ekranlara gelemedi. Yeni yayın dönemi başlangıcında ise vadi ekibinin Mayıs ayında başvurduğu isim hakkı dolayısıyla soruşturma açıldı. Bu soruşturma bir biçimde sonuçlanmadan diziyi yayınlamaya ise hiçbir kanalın cesaret edemeyeceği gün gibi aşikâr.

Meselemiz Kurtlar Vadisi değil, ama 15 Temmuz paralel gâvurluğundan etkilenen bir dizi olduğu için onu da anmadan geçmek olmazdı. Olay çok yeni olduğu için herkes tarafından muhtemelen hatırlanıyordur, TRT’de yayınlanan Diriliş Ertuğrul dizisinin başına gelenler. Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde dizinin aldığı ödül dolayısıyla tipik bir krize şahit olduk! Ödülü aldıktan sonra herkes konuşturulduğu halde Diriliş’in yapımcısı konuşturulmadı ve bununla da yetinilmedi, Okan Bayülgen nam komik özür dileme babında diziyle dalga geçti, kendince alay etti. Layık oldukları seviyeyi gösterdiler. Dizinin yapımcısı ise verilen ödülü ayakaltına atarak resim çekti ve ayakkabılarının bu ödülden daha değerli olduğunu söyledi. Sonra da ödülü iade etti. Baştan ödül almaya gitmese daha iyiydi, ama olan oldu bir kere. Aydın Doğan ve tufeyli tayfasından daha kaliteli bir tavır beklemek de zaten pek akla yakın değil!

TRT gibi devletin sesi olduğu düşünülen bir televizyon kanalında yayınlanan dizinin reytingleri altüst etmesi, üstelik bunu ahlâka saldırmadan, kimin eli kimin cebinde insanın karıştırdığı bir olaylar karmaşası içinde vermeden yapabilmesi öteki mahallenin sakinlerinin canını fena sıkmışa benziyor! Dizi karakterlerinin kimin kiminle yattığı, kimin hangi yasak aşk içinde olduğu karıştırılır hale gelen dizilerde tipik olaylara başvurmadan yapmasını ise bir türlü akılları almıyor bu öteki mahalle sakinlerinin. Onun için Okan Bayülgen nam kendini komik sanan kişi meseleyi dalga geçerek, alay ederek halledebileceği zehabına çok kolay kapılabiliyor.

Diriliş Ertuğrul dizisine bu millet sahip çıktı ve reytingleri altüst etmesini temin edecek seyirci desteğini verdi. Bu milletin bu diziyi bu kadar sevmesinin sebeplerinden biri siyasal ise bir diğeri de dizinin çekiminin kalitesi ve cinselliğe başvurmayan bir olay örgüsüne sahip olmasıdır denilebilir. Dizideki olaylarla günümüz siyasal hareketliliği arasında kolayca bağlantı kuran bu millet, dizinin başkahramanı ile Reis olarak adlandırdığı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan arasında benzerlik kurduğu için de bu kadar büyük bir seyirci desteği verdi denilebilir. Ertuğrul-Erdoğan eşitliği kuran bu millet geçmişte sağlanabilen bir başarının günümüzde de sağlanabileceğine inanıyor.

Ertuğrul nasıl bir devletin temellerini atmayı başardıysa, Erdoğan’ın da bağımsız ve Müslüman bir Türkiye’nin ayakta kalmasını temin edebileceğine olan bu inanç, Diriliş dizisinin bu kadar sevilmesine sebep oluyor galiba. Öteki mahallenin sakinleri de milletin bu bakış açısını gördükleri için bu kadar çok nefret ediyorlar bu diziden ve bu dizinin yapımcılarından…