Bugün 12 Mart. İstiklal Marşı’mızın kabulünün 96. yılı.
Bugünü her yıl kutlarız. Kutlamamız da gerek elbette. Her hafta okullarda iki defa okuruz marşımızı. Lakin, yine de şairimizin yaşamından, hayat felsefesinden, mücadele anlayışından, şairliğinden bihaber olduğumuzu düşünüyorum. Bunu söylerken ben de hisseme düşeni alıyorum elbette, bilesiniz…
İlgili kuruluşların, STK’ların bizi Akif’e doyuramadıklarını düşünüyorum. Keşke yanılıyor olsam. 2016 yıl bitti, hafızanızı şöyle bir yoklayın. Allah aşkına ömrünü hem İslam’a, hem bu millete adamış bir dava adamı için, koskoca ülkede etkinlikler sadece bir kaç tane mi olmalı?
Eskiden hiç değilse belediyeler başta olmak üzere ilgili kuruluşlar ve STK’lar İstiklal Marşını en güzel okuma yarışmaları düzenlerlerdi. Gençler hem İstiklal Marşını en güzel şekilde okumaya çalışır, hem de Akif ve İstiklal Marşı’mızın yazılma süreci hakkında bilgi sahibi olurlardı. Şimdilerde gördüğüm kadarıyla o da yok, ya da cılız. Oysa biliyoruz ki Akif bu millete sadece olanını değil, olmayanını da vermişti; zamanından, cebinden, özünden, ömründen, gönlünden, aklından, fikriyatından, ilminden…
Saymakla bitmez rahmetlinin hizmetleri. Ne kelimeler kâfi gelir ne de cümleler yeter onu anlatmaya. Birinci Dünya Savaşı deyince o akla gelir mesela. İstiklal Marşı deyince o akla gelir. Çanakkale, Kurtuluş Savaşı deyince yine o akla gelir. Bütün gücüyle, bütün benliğiyle bu millet için harplere iştirak etti, her şeyini feda etti. Olmadı, savaş sonrası da milletin yeniden dirilişi için mücadele etti. Tüm bunlara rağmen biz onu unutuyor ve yaşamına, hayat felsefesine dair çok az şey biliyoruz…
Avrupa’da Akif gibi biri olsa, inanın çocuklarına, gençlerine ezberletirler onu. Tabiri caizse, her bir çocuk, Akif olmaya aday bireyler olur. Ama yok. Bizde var Akif’ler, lakin kıymetini çok az biliyoruz.
Eğitimde en çok şikâyet ettiğimiz şey, gençlerimizin başı boşluğu değil mi? Neden? Çünkü onlara Akif gibi değerlerimizi anlatamıyor, veremiyoruz. Sonra da çıkıp gençleri suçluyoruz. Neden son yıllarda gençlerin örnek alacağı idolümüz çıkmıyor diye düşünmek gerekmez mi? Neden Necip Fazıllar yok artık? Neden Cemil Meriçler, Erol Güngörler, Cahit Zarifoğlular, Erdem Beyazıtlar, M. Akif İnanlar ve diğerleri yok? Neden yetişmiyor?
Biliyorum, bunun için mantıklı pek çok sebebi şıp diye sayabiliriz. Ama bu, var olan acı gerçeği değiştirmiyor işte. Maddenin manaya üstün geldiği bir zamanı yaşıyoruz ne yazık ki şimdilerde. Madde, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar manaya üstünlük taslıyor. Paranın geçmediği, satın almadığı adam yok denecek kadar az. Zira bizler eğitim sistemimizle gençlerimize daha okul sıralarında paranın daha değerli olduğunu söylüyor, genç dimağlara bunu işliyoruz. Onları daha çok para getiren mesleklere yönlendiriyor, farkında olmadan maddeyi ön plana çıkartıyoruz. Oysa bizim kültürümüz tam tersine, mananın maddeye üstün geldiğinin ispatı bir kültürdür, tarihtir.
Yukarıda saydığım ve sayamadığım pek çok şahsiyetin ortak özelliği de, maddeye karşı manayı üstün tutmaları, bunun savaşını başarıyla vermiş olmaları değil mi? Bu kültür, bizim kültürümüzdür.
Sözü fazla uzatmaya gerek yok. Buradan herkese seslenmek istiyorum. Milletin değerlerine, inançlarımıza, şanlı tarihimize, milli şair ve yazarlarımıza, kanaat önderlerimize sahip çıkmak adına, bu günleri dolu dolu değerlendirelim lütfen. Mehmet Akif gibi bu millete emeği geçmiş tüm şair, yazar, düşünür, fikir adamı ile ilgili programlara aktif olarak ve topyekûn katılmaya çalışalım, çağıralım. Bu güzel günlerden ve kutlamalardan haberi olmayan dostlarımızı, arkadaşlarımızı uyaralım. Ailelerimizi, özellikle çocuklarımızı yanımıza alıp konuyla ilgili yapılacak tüm programlara, organizasyonlara hep birlikte katılalım. Çocuklarımızın, Mehmet Akif gibi bu millete mal olmuş diğer yazarların en az birer kitabını okumasını, yaşam hikâyesini, mücadeleci kimliğini, kişiliğini tanımasını sağlayalım. Unutmayalım, bu bir vebaldir…