Yazımızın başlığı “Türkiye haini en çok olan ülke” sözünün sahibi Kamran İnan’ın bir kitabının adıdır.

1994’te Meclis’te söylediği “Türkiye’nin yalnız Avrupa Birliği’ne değil, gerektiği zaman, kendi milli menfaatlerinin sınırlarına dokunulduğu zaman herkese mutlaka, ‘Hayır’ diyebilmesi lazımdır. Daima ‘Hayır’ diyenler kazanmıştır” sözleri de unutulmuş değildir.

Kasım 2015’te vefat eden Kamran İnan’ın aktif siyaset yaptığı dönem ile Tayyip Erdoğan’lı yıllar arasında geçen zamanda, O’nun “Türk diplomasisinde maalesef “Hayır” kelimesi yoktur. İnsanımız dış ilişkilerde Türkiye’nin gür sesini duymaya hasret kaldı. “Hayır Diyebilen Türkiye” içlerindeki isyanı dışa vuramayan insanlarımızın hislerinin tercümanı. “Hayır diyebilmek gücü Türk Milletinde mevcuttur” görüşleri kısmen de olsa fiiliyata taşınmış olsa da, tam ve gerçek anlamda hayır, elbette 16 Nisan’daki halk oylamasından çıkacak EVET’ten sonra kendisini gösterecektir.

Dünya bu durumun yani EVET’ten sonra dış siyasetimizde meydana gelebilecek değişikliklerin farkına vardığı için çeşitli ülkelerden EVET mitinglerine yasaklar gelmektedir.

Referandum kararı Meclis’ten çıkıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzalamasına kadar Türkiye’yi ziyaret eden ülkelere dikkat edelim ve görelim ki EVET kimlerin tezgâhını bozacak.

Önce İngiltere Başbakanı Teresa May, ardından Almanya Başbakanı Merkel ve Ardından da CIA Başkanı Pompei ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Türkiye’ye geldi.

Bu gelip gitmeler çok değil bir hafta içinde olup bitti.

Yapılan resmi ziyaretler ve ardından yapılan resmi açıklamalar bir yana bu isimler neden bu kadar sık aralıklarla neden Türkiye’ye gelmiş olabilirler?

Sandıktan EVET çıkması durumunda Türkiye’nin değişmesi muhtemel dış siyaseti hakkında ipuçları alabilmek, Türkiye’nin tavrına mukabil ülkelerinin kırmızı çizgilerini hatırlatmak için elbette.

Evet, kimse kontrolden çıkmış yani talep ve tekliflerine HAYIR diyebilecek bir Türkiye istemiyor.

Bu nedenle biri gidiyor diğeri geliyor.

16 Nisan’ın ardından sandıklar açılıp EVET’ler ortaya saçıldıktan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını en çok onlar biliyor.

Bu sebeple sandıktan HAYIR çıkması için ellerinden geleni yapıyorlar.

Almanya gerçek yüzünü böylelikle gösteriyor ve Hitler’in bıraktığı yerden Nazi bayrağı yeniden dalgalandırılıyor.

Türkiye’nin dış politikada etkin bir aktör olmasının önüne geçmek, terör ile mücadelede hızlı, etkili ve kesin çözümler üretmesini engellemek için HAYIR’ı destekliyor, EVET için ülkelerinde salon bulamıyorlar.

Bugüne kadar çeşitli yolları deneyerek oyalamayı sürdürdükleri ülkenin ellerinden çıkıp güçlü, kararlı ve süratli bir şekilde kendi geleceğinin hakkında fikirler üretmesini, bu fikirleri hayata geçirmesini istemiyorlar.

Dahası evet, bundan korkuyorlar.

Ve tabi korkularının asıl sebebi bilinç altılarındaki Türk korkusu.

Ne diyordu Martin Luther bir ilahisinde:

“Biz Allah’tan başka hiç kimseden korkmayız, Türkler’den bile”

Türklerin ve Türkiye’nin yeniden dünyayı titretmesi için, dört gözle güçlü Türkiye’yi bekleyen bütün dünya mazlumlarının ümidini boşa çıkarmamak için, Osmanlı’dan sonra ilk kez Hayır diyebilen bir Türkiye için EVET’leri çoğaltalım…