Güzellik, her yerde aranan bir konuktur.
Goethe
Güzellik, aynada kendini seyreden sonsuzluktur.
Halil Cibran
Allah, gökleri yıldızlarla süslediği gibi, yeri de insanla süslemiştir.
İmam-ı Rabbani
Ne çok ezberimiz var hayatta dayatmaya dönüşen. Ne çok klişe… Onlarla saldırıyor, dövüyor ya da onlarla savunmaya geçip kendimizi koruyoruz. -Dayak yediğimiz de vakidir-
Onlardan biri de “zorla güzellik olmaz” ezberi. Bir dayatmayı reddetme adına bir dayatmaya dönüşmüş klişelerimizdendir kendisi.
“Zorla güzellik olmaz” ezberinden önce şu ezber meselesine girelim.
Hayatı ezberlerimiz üzerinden yaşıyoruz desek pek de abartmış olmayız sanırım. Kadim ya da cedid, iyi ya da kötü. Çoklukla ezberler yol gösterir bize. Bazen de yoldan çıkarır. Toptan ne red mümkündür ezberleri ne kabul. Bazıları dayatma gibi görünse de iyidir. Bazıları iyi gibi görünse de dayatma. Kabul ederiz bazen, bazen red. Doğrusu da budur. En doğrusu ise elekten geçirmektir ezberleri. Geçmiş birikimin üzerine çağın ihtiyaç ve kabullerini terkibe durdurup kabul ya da red etmektir. Yapmayız, yapamayız. Ne düş ne de düşünceyle aramız iyi olmadığı için katalizör görevi görüp bize katarsisi yaşatacak imkanlardan uzaktayızdır. Buna sebep eğitim sistemimiz de gösterilebilir kolaylıkla aile yapımız da.Bazılarına sorsanız din der. İnsanı sınırlayan ve ezberlere(dogmalara) hapseden. Bazıları insanı özgürleşmiş gösterip başka türlü köleliklerle terbiye eden modern tasavvur(ben onlardanım) der. Bazıları başka başka şeyler. İnsan sayısı kadar sebep üretilebilir. İnsan sayısı kadar çözüm.Tabi insan özgürse. Ama değil. Çünkü düş ve düşünceyle arası iyi değil. Ve ezberlerle yaşıyor biteviye. Bu biteviyelikten çıkmak için kendi ezberlerimizi üretmek zorundayız. Kendini devamlı yenileyen ezberlerimizi. Bu sayede kurtulabiliriz başkalarının ezberlerinden. Bu sayede dayatmayız ezberlerimizi başkalarına.
Ezber meselesine girdik ama oradan çıkış yok. Çünkü bu konuda da ezberlerimiz hazır. O yüzden fazla oyalanmadan geçelim meselenin aslından fasılına.
Zorla güzellik olmaz derler. Görece doğru olan(görece de yanlış olan) bu ezberin doğru olmadığı yazımızın ana fikri. Bir şeyi kanıtlamak gibi bir derdim yok. Ama bir yaraya parmak basmak gibi bir derdim var. Hatta o dertle yaşıyorum desem yeridir.
Modern çağın bize yutturduğu en büyük zokalardan biri rölativizmdir. Bireyin öne çıkarılarak iradesine ve tercihlerine saygıyı temel alan bu anlayış, kişiyi nefsiyle baş başa bırakıp onu putlaştırmasının önünü açmıştır desek yeridir. Tabiatı itibariyle önü açık olan ve semavi dinler dahil insanı fıtratına davet eden bütün bilgeliklerin nefsi tezkiye etmeye davet ettiğini düşünürseniz modern tasavvurun/algının yaptığı şeyin korkunçluğunu anlarsınız.
Bu kurama göre güzellik dahil her şey görecelidir. En kötüsü de ahlak görecelidir bu kurama göre. Ki şöyle sözlerle karşılaşırsınız. “Benim ahlakıma göre”, “ Senin ahlak anlayışın beni bağlamaz”, “ herkesin bir ahlak anlayışı var” vs. Ahlakın dinden neşet ettiğini unutan bu zihne sormak gerek aslında.Bir ahlak görüşünün ol-uş-ması için neyden haberdarsın? Hangi ahlak görüşüne dayanıyorsun? Yoksa kendine ve bitmek bilmeyen iştihasıyla eşyaya saldıran nefsine mi? Muhtemelen öyle. Kadim insanlık birikimine yaslanmayıp sadece kendine yaslanan bir zihinden başka bir şey de beklenmez zaten.*
Geçelim.
İnsan iradesini üstün tutarak özgürlüğüne halel getirmemeye dayanan bu anlayış insanı kendine hapseder. Varlığı kendiyle sınırlama tehlikesini içeren bu anlayışla insan zorla güzellik olmaz der. Bunu der demesine ama şu soruları sormaya asla müsaade etmez:
“Güzellik nedir?”
“Neye dayanır güzellik?”
“Güzellik ne için vardır?”
Haftaya devam edeceğiz inşallah.
*Ne tuhaf di mi? Yukarıda ezberleri bozmaktan bahseden ben şimdi kadim ezberlere dayanmaktan bahsediyorum. Peki bu bir çelişki mi? Hayır. Çünkü bazı ezberler bizi(insan varlığımızı) de korumak için var olup bizden daha güzeldirler. Kendinden daha güzele teslim olmak ilkesi gereği teslim olur ve kabul ederiz bazı ezberleri. Yine aynı ilkeden dolayı reddederiz bazı ezberleri.