Ampute Milli Futbol Takımımız finalde İngiltere’yi mağlup ederek Avrupa şampiyonu oldu. Nasıl sevinmeyelim nasıl coşmayalım göğsümüzü kabartan bu kocaman yürekli bu güzel adamlarla nasıl gururlanmayalım; mümkün mü? Hem de ununu eleyip eleğini duvara asmış Dünya Kupası grup eleme maçlarında elindeki muazzam fırsatı İzlanda’ya mağlup olarak yerle bir eden A Milli Takımımızın içimizi acıttığı bu günlerde. Bu güzel adamların şampiyonluk için ortaya koydukları kocaman yüreklerinden kaçımızın haberi vardı ta ki finale gelene kadar. Çıktıkları bu uzun yolda belki onların hikâyelerini bilenimiz bile çok azdır. Alican, Barış, Feyyaz, Kemal, Mehmet, Muhammet, Ömer, Rahmi, Selim, Serkan, Fatih Karakuş, Fatih Şentürk ve takım kaptanı Gazi Osman Çakmak tamamı içlerinde ayrı ayrı hikâyeler barındırıyor. Kimi trafik kazasında, kimi 5 yaşında sokakta top oynarken, kimi tarlada çalışırken iş makinesine kaptırmış ayağını; birçoğu doğuştan bir bacağı yok, mesela kaptanımız Osman Çakmak Şırnak’ta mayına basarak sol bacağını kaybetmiş. İşte görüldüğü üzere bunca kayba karşılık önce iman sonra da inadına vatan dediler. Allah onlardan onlar da bizlerden razı olsunlar inşallah.

Ampute Milli Takımımızın yaşattığı mutluluk tablosundan hemen sonrada A Milli Takımımız, Finlandiya önünde gruptaki formaliteden ibaret son maçına çıktı. Bu sefer rotasyona gidilmiş farklı bir takım sahaya sürülmüş. Açık konuşmak gerekirse rakip Finlandiya zayıf bir takım gibi görünse de mücadeleci kişilikleri oyunu renklendirmeye yetti. Bize gelince normalde kötü bir oyun oynamadık özellikle Cenk Tosun başta olmak üzere stoperde Çağlar orta alanda Selçuk iki net fırsatı harcamasına rağmen Oğuzhan ve hatta Ozan Tufan iyilerin başında geliyordu. Bizlere reva gördüğünüz İzlanda şokunu unuttuk sanmayın onu ayrı bir yerlerde tutuyoruz. Yani gitmesi gerekenler var yapılması gerekenler var artık olmuşla ölmüşe çare yok biz bundan sonra ki olacakların hesabını tutalım desek te belli ki birileri oturduğu yerden kalkmaya pek niyetli değil. Konuşmalarında sert üsluplu olsa da kıymetli hocam Erman Toroğlu’nu ayakta alkışlıyorum birtakım sözler söyledi ve ben konuşurum bazıları konuşamaz diye. Bir TV programında “Bu federasyon giderse gelecek adam yok” diyorlar; var beyler var bırakın şu yalakalığı yapmayın Türk halkına bunları ironi yapmıyorum bu sevmediğiniz Erman Hoca alayınızdan daha iyi yapar bu işi.

Devlet imkânlarıyla bu kadar statlar bu kadar tesisler yapıldı bunun hakkını veremeyeceksek neye yarar. Finlandiya ile oynanan maçın stadını gördünüz mü bizim amatör takımlarımız bile daha iyi imkânlarda daha iyi sahalarda top oynuyorlar. Bu nimetleri kim nasıl değerlendirecek ya da kimin işi başta federasyonun yani sırasıyla spor bakanlığıysa bakanlık Milli Eğitimse Milli Eğitim yüz binlerce çocuklarımız var yazık günah bu çocuklar spor akademilerinde dirsek çürütüp ee sonra başka meslek dallarına atıyorlar kendilerini. Kulüplerin alt yapıları yeterli değil oyuncu yetişmiyor yetişmez tabi neden dediğimiz gibi doğru yönetim olmadıkça ne futbolcu yetişir nede futbolumuz gelişir. Yine de belki bu beyler gider bu işi bilen bu işe canı gönülden sarılan aklıselim birileri çıkıp sahiplenir diye umutla beklemek düşüyor bize. Kim bilir belki bir gün iki bacaklı takımımızda da Ampute Milli Takımımızdaki gibi yürekli adamlarımız olur çünkü geçmişte vardı hayırlısıyla yine yeniden olur…

Allaha emanet olun…