Yerel yönetimlerde master yapmış biri olarak diyebilirim ki bu yazımı okuduktan sonra birçok hocam bana kızacak, hatta bir kısmı beni arayıp; biz sana hiçbir şey verememişiz. Lanet olsun bırakıyorum bu mesleği diyerek telefonu yüzüme kapatacaklar. Olsun.. Hayatımın değişmez kuralıdır; yanlış ata oynamak. At bile kendine güvenmez, ben ona güvendiğim kadar.

Son yaşanan kayyum olayı yerel yönetimlerde aslında sistemin ne kadarda içinden çıkılmaz bir hal aldığını tekrar gözler önüne serdi. Düşünebiliyor musunuz bir il de hemen hemen aynı görevleri yapmaya haiz bir belediye başkanı ve bir de vali var. Biri seçilmiş biri atanmış. Aynı şekil ilçe belediyeleri için geçerli seçilmiş belediye başkanı ve atanmış kaymakam. Ve böylelikle Türkiye’de bürokrasi yine tavan. Şimdi diyeceksiniz ki hangisini kaldıralım? Elbette belediye başkanlığını kaldıralım. Halk şehrine, kentine, mahallesine, sokağına hizmet ister ve bekler. İşte görüyorsunuz bir yerel seçim sonrası Batı’da değişen belediye başkanlıklarının işlevsizliği ve Doğu’da değişen belediye başkanlıklarının da terörle iltisakları gibi sayamadığım daha birçok sorun. Tüm bunlar halkın hizmet alması noktasında aksamalara sebep olmakta. Örnek vermek gerekirse; mahallemde bulunan 3 tane metro inşaatının durması gibi. Ben her gün 15 dakika yürüyüp otobüse binmek zorunda değilim. Ama işte belediye başkanımızın tatilinin bitmesini beklemek zorundayız! Başkanımız tatilden dönecek ve iptal edilen ihaleler görüşülecek ve metrolar 2019’un sonuna yetiştirilecek. Herkes gibi bende inanmıyorum. Çünkü kocaman bir sistem bozulup yeniden dizayn edilmek zorunda. En az 3 sene içerisinde belki çalışabilir bir sistem ortaya çıkabilir. Peki bu durum kimin zararına ? Elbette vatandaşın ve ülkenin zararına.

Demokrasi adına yerel yönetimlerde hüküm süren şizofreniye anlam veremiyorum. Oy toplamak için söylenen onca yalanlara, kent için önemli konulardaki sessizliğe, basının çarpıtmalarına, yozlaşmış rantiye sınıflarına, liyakatsız işci alımlarına, bürokrasinin hantallığına bakınca tek elden yönetilen sistemlerde daha az aldatmaca olduğuna, gerçeklerle daha fazla yüzleşildiğine ve bu gibi sorunların görülmediğini söyleyebiliriz. Bu sarmaldan kurtulmanın tek kolay yolu yerel yönetimler içinde sistem değişikliğine gidilmesidir. Hizmetin hızlı ve verimli yürümesi adına belediye başkanlıklarının kaldırılıp, merkezin tek elden illere valileri ilçelere de kaymakamaları sorumlu olarak ataması bugün yaşadığımız yerel yönetimler problemini kökünden çözecektir. En önemlisi ülke olarak takribi 150 Milyar TL tasarruf etmiş olacağız. Hal böyle iken ülkesini en çok seven demokratlar kim acaba? Demokrasiyi dillerine pelesenk edenler mi yoksa bu şekilde gerçekçi ve mantıklı düşünenler mi?