Tarih de her zaman istihbaratı güçlü ülkeler bir adım önde kazanmıştır.

İstihbarat, yüzyıllardır vazgeçilemeyen güç, en büyük gözdür…

Peki yenilenen dünyada, İstihbaratlar nasıl yenilendi?

Konunun hakim olduğu tarafından anlatacağım size…

Düşünün… Size evimi veriyorum. Kira yok, dilediğiniz kadar kalabilirsiniz…

Bir tuhaflık olmaz mı bu durumda?

Peki şu an telefonunuzda kullandığınız onlarca ücretsiz uygulamanın neden ücretsiz olduğunu düşünüyor muyuz?

2010 yılında Penn State Üniversitesi’nden bir grup mobil uygulamaların istedikleri yetkileri araştırıyor.

Sonuç? 1800 uygulama kullanıcının bilgileri harici arkadaşlarının da bilgilerini istiyor.

Bunu öyle kılıflı yapıyorlar ki, uygulamanın isteklerine izin veren kullanıcılar farkında bile değil. Araştırma derinleştirildiğinde uygulamaların insanları nasıl kendilerinden daha iyi tanıdığını, davranışlarını nasıl tahmin ettiği öğreniliyor.

Fotoğraf düzenleyici uygulamalar popüler… Peki bu uygulamayı indirdiğinizde uygulama sizden ilk ne istiyor? Fotoğraflarınıza erişim… Yani sizin, ailenizin, arkadaşlarınızın en özel anlarını…

Uygulamayı kullanmak için mecbur izin veriyorsunuz… Peki erişim izni verilen yer kim? Kimler? Bunun güvenliği sağlanabiliyor mu? İstihbarat servisleri bu uygulamaları kendileri üretiyor mu? Verileri kullanıyor mu?

Onlarca bilinmez soru… Türkiye üzerinden bu verilen kullanılmış olabileceğini düşünüyorum… Üstelik yakın zamanda…

Onu da anlatayım…

Cambridge Üniversite’sinde çalışan Kosinski, insanların beğendiği içerikleri analiz edecek bir formül buluyor… Bu formül ile insanların dijital medya da ki davranışlarını ortaya çıkarıyor… Yani insanları tanıyıp, yönlendirilebileceğini…

Bu formülün altyapısını Facebook üzerinden sağlıyor… Peki ne oluyor? Facebook tarafından iki teklif alıyor…

Dava tehdidi, diğeri de iş teklifi. Bir hafta sonra da Facebook, beğeni bilgisini halka kapıyor, ancak özel izinle uygulamalara verilir hale geliyor.

Bu tarz veriler Türkiye’de davranış mühendisliği ile bana göre kullanıldı..

Nasıl mı? “Suriyeliler’’ olarak sosyal medyada oluşturulan algının farkına varabildik mi?

“Suriyeliler bedava eğitim alıyor, bedava hastanede kalıyor, maaş alıyor, insanların işini elinden alıyor.”

Bu cümlelere yakın zamanda çok fazla şahit olduk. Bu şahitliğin yanına Suriye’de en önemli kararların alınacağı zamanı da ekleyin. Değişik bir senkronizasyon… Üstelik tamamı gerçek dışı. Türkmen veya Afgan çalışan kişi sayısı Suriyeli vatandaşlardan çok… Peki bu vatandaşlarla ilgili aynı tarz yazılar gördük mü? Ya da sahilde nargile keyfi yaptıklarına dair videoları. Görmedik…

Hesaplar neredeyse, davranışlar oraya yöneltilir…

Kimin ne hesapları olduğu malum…

“Ürün bedavaysa, asıl ürün sizsiniz!”

İyi düşünelim…