Öncelikle şu bilgiyi paylaşayım sizinle; Türkiye Yazarlar Birliği Kayseri Şubesi, Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile birlikte, “Yazarlık Okulu” projesini hayata geçirdi.
Bu proje, TYB Kayseri şubesinin iki dönemdir yaptığı ve ciddi anlamda verim aldığı bir çalışma. Yeni dönemde de yaşları, meslekleri, cinsiyetleri farklı üç yüzün üzerinde başvuru yapıldı. Eğitimler başladı, devam ediyor. Kursiyerler bu kursta on bir ayrı dalda, haftada altı ders saati eğitim alacaklar. Üç saati teorik, diğer üç saati atölye uygulamalı…
Neden yazdım şimdi bunu?
Bir yazar, bir düşünce insanı olarak Anadolu belediyelerine baktığım zaman çoğu kentlerin nerdeyse aynı tip projeyi hayata geçirdiklerini görüyorum. Biri diğerinin tıpkı basımı nerdeyse.
Haklılar da belki. Bunun sebepleri kısaca şunlar olabilir; kısa zamanda sonuç alınan, halkın talep ettiği, kolaylıkla yapılabilen, tasvip gören projeler.
Toplum dertleriyle dertlenen, mensubu olduğu halkı için kaygılanan, geleceği düşünen bir yazar olarak bunların, günü kurtarmaya yönelik sabun köpüğü çalışmalar olduğunu düşünüyorum.
Sıkıntı şu; örnekler üzerinden anlatayım. İstanbul’dan, anlı şanlı bir yazarı kente davet edip, cebine de üç-beş kuruş para koyup(ki buna telif diyorlar) kitap imzası düzenlemek, ne kadar kültür faaliyetidir.
Veya, yine o şehre meşhur şairleri davet edip, teliflerini ödeyip, şiir dinletisi yapmak, ne kadar kültürel faaliyettir.
Evet, kabul ediyorum, bunlar da gereklidir, bu çalışmaların da alıcısı, isteklisi vardır illaki.
Lakin benim tasam bugünle değil, gelecekle ilgili. Yarına kaliteli insan yetiştirmekle, bugünü yarına taşıyarak, geleceği kurtarmakla ilgili.
İşte bu yüzden, “Yazarlık Okulu”nu çok önemsiyorum ben.
Neden mi? Bir defa bu tür çalışmalarda kursiyerlere pek çok kitap okutuluyor. Hani çoğu zaman çarpıcı bir tespitimiz var ya, “Bu millet kitap okumuyor.” diye. İşte onu ortadan kaldırmaya çalışıyoruz gücümüz yettiği oranda. Yazmadan önce okuma serüveninden geçiriliyor kursiyerler. Kitaplar hediye ediliyor kendilerine. Ardından, derse giren şair, yazar, hikayeci, denemeci ve roman yazarı arkadaşlar, adına atölye çalışması dediğimiz, yazma serüvenine sokuluyorlar öğrencileri.
Bu ve buna benzer projelerin tüm belediyeler, kültür müdürlükleri, valilikler tarafından, idare ettikleri şehirlerde uygulanması çok önemlidir diye düşünüyorum. Bu çalışmalar uzun vadeli, geleceğe yönelik, insan yetiştirme merkezli projelerdir. Sonucu hemen alınmaz, yıllara yayılır.
Bu gençlerin içinden Cemil Meriç, Necip Fazıl, Mehmet Akif İnan, Mehmet Akif Ersoy, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil gibi yazarların, düşünce insanlarının, aksiyonerlerin çıktığını bir düşünün, ülkenin geleceği kurtulmaz mı? Yokluk dönemde yukarıda ismini saydığım bu yazarlar, düşünce insanları çıktığına göre, o kadar imkanın içinde şimdi neden çıkmasın ki?
Yeter ki önlerini açalım, yeter ki destekleyelim, yeter ki yanlarında olalım…
Bazıları şimdi, “hiç bir yazar böyle bir okuldan yetişmemiştir, yetişmez de” diyecektir. Doğrudur, katılıyorum.
Lakin, kursiyerlerin içindeki o yazarlık, şairlik, öykü, deneme, roman yazma aşkını da mı kamçılamaz?
Onlara yazma serüveninde yol, yöntem de mi göstermez?
Onları, pek çok yazarla da mı tanıştırmaz?
Pek çok kitap okumalarını da mı sağlamaz?
Şahsım adına Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ni bu ve buna benzer çalışmalar için tebrik ediyor, bu tür derinlikli projelere ağırlık vermeye devam etmesini diliyorum…