Anne…

Dört harften oluşan bir kelime.

Ne anlam taşıdığını anlatacak değilim elbette.

Zira her birimizin dünyasında ayrı anlamlar, sevinçler, hüzünler barındırıyor bu dört harflik kelime.

Ben sadece şahit olduğum olayda annenin yüreğinden geçenlerin sözlere nasıl yansıdığını aktarmak istiyorum.

Yalova Valiliği’ne ziyarette bulundum.

Bekleme salonunda 3-5 dakika beklememiz gerekiyordu.

Otururken bir anne, kızı ile özel kalemin yanına geldi.

“Benim görüşmem lazım” diye başladığı söze “Konu nedir?” sorusu gelince önce bize baktı, ardından “Önemli bir konu görüşmem lazım” diyerek cevapladı.

Özel kalem soruyu tekrarlayınca ‘Madde bağımlılığı’ cümleleri çıktı ağzından.

Ve ardından sürdürdü sözlerini:

“Oğlum, madde bağımlısı yardım edin. Benim görüşmem lazım, yardım etmeniz gerekiyor. Gözlerimin önünde kaybolup gidiyor ve bir şey yapamıyorum. Tedavi olmak istiyor ama kabul de etmiyor. Lütfen gelsinler ve zorla alıp tedaviye yatırsınlar…”

Evet, annenin ağzından dökülen cümleler bunlardı ama ya gözleri…

Gözleri çok daha fazla şey anlatıyordu; ama anlayana.

Bir anne oğlu için, canından parça olan evladının zorla tedavi edilmesi için gerekirse tutuklanmasına kadar her şeye razı olduğunu haykırıyordu.

Peki; görüp anlatamadıkları ne olacak?

Yüreğinde saklı tuttuğu sözcüklere dökemedikleri ne olacak?

Sağlık Bakanlığı, devletin güvenlik güçleri sıralamada hangisi varsa devlete dair, onlar görevini yapsın gibi karşılığı olmayan cümleler yerine tek bir şey yazmak istiyorum.

Anne ve babalar lütfen, çocuklarımızın arkadaşlarını tanıyalım…

İyi bir çevre çocuğumuzu güzel yerlere getireceği gibi, kötü bir çevre bizi dünyada yakıp yıkacak olan dert çukuruna atacaktır.

Eğer “Benim çocuğum yapmaz” diyen zavallı grubundan iseniz o zaman şu sorunun cevabını vermelisiniz!

Senin, berikinin, ötekinin çocuğu yapmazsa bu çocuklar kimin çocuğu?