Burası Türkiye!
Seçim gündemi; skandallarla, polemiklerle ve çeşitli istifalarla sürüyor.
En sinir bozucu olanı da PKK’nın seçim hakkında yorum yapması!
Neredeyse her hafta bir PKK’lı katilin yorumu gündeme geliyor.
Terörist elebaşıları Cemil Bayık, Bese Hozat, Duran Kalkan, Murat Karayılan ve Mustafa Karasu'nun ardından kırmızı bültenle aranan Remzi Kartal da kendini muhatap alan yabancı basına konuştu.
Peki, ne dedi bu katil; "Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kılıçdaroğlu'na oy vermek; tarihsel fırsatta istediğimiz gelişmeyi yaratmak yani yeni bir miladı yaratmak için önemli fırsattır. Erdoğan'ın çöküşünü sağlayacak tercihimizi bu temelde yapmalıyız." ifadesini kullandı.
Verdiği röportajda Kılıçdaroğlu'na destek çağrısı yaparak Millet İttifakı’na omuz veren PKK, şunu bilmeli ki; sempatizanlarına yönelik talimat niteliğindeki bu söylemlerini açıktan ifade etmeleri, halkımızda ciddi derecede tansiyon oluşturmakta.
ERDOĞAN ÇOK TEPKİLİ
Erdoğan, son açıklamasında Millet İttifakı’nı sert sözlerle eleştirdi ve "Kandil'e, terör örgütüne bu ülke teslim edilir mi? Ne yaptılar bunlar? PKK'sından FETÖ'süne tüm terör örgütleriyle anlaştılar. Benim milletim bu çocuk katilini dışarı çıkarma sözü verenlerle beraber olur mu?" sorularını sordu.
Bakalım bu sorular, toplumun düşünce dünyasında nasıl karşılık bulacak ve sandığa nasıl yansıyacak?
CHP’Lİ TANRIKULU’NUN HEZEYANLARI
Seçim öncesi tabiri caizse birilerinin biti kanlanmaya başladı. Ama yağma yok. Halk bu hezeyanlara fırsat vermeyecek.
Ne mi oldu? CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, katıldığı bir televizyon programında tartışılması ve üstü kapatılmaması gereken ifadeler kullandı.
Tanrıkulu, iktidara gelmeleri durumunda, PKK'nın silah bırakması için müzakere yürütüleceğini söyledi. Yeşil Sol Parti'nin Diyarbakır milletvekili adayı olan Cengiz Çandar da Kılıçdaroğlu'nun seçilmesi durumunda çözüm süreci başlatmaya mecbur olduğunu söyledi.
AMAÇLARI PKK’YA DEĞİL TSK’YE SİLAH BIRAKTIRMAK
Bu ülkede Kürtlerin adı yokken, Cumhurbaşkanı Erdoğan Kürt vatandaşların Cumhuriyet tarihinde mağdur edildiğini ve devletin Doğu bölgemize mesafeli olduğunu söyledi. Söylemekle kalmadı. Erdoğan açılım politikaları kapsamında, “Devlet; tüm bölgelere eşit hizmet götürmekle yükümlüdür.” diyerek ekonomiden sağlığa, eğitimden ulaşım hizmetlerine kadar her açıdan Doğu ve Güneydoğu bölgelerimize hizmet götürdü.
İnsanlar sokaklarda Kürtçe konuşamıyorken, bebeğine Kürtçe isim veremiyorken, Erdoğan TRT Kürdi kanalını kurdurdu. Kürtçe dil kursları açıldı.
Bu süreçlerde devletin vatandaşa bakışı değişti, vatandaşın da zihnindeki devlet tahayyülü değişti.
Sonrasında yürütülen Çözüm Süreci ile de PKK’nın sivil halkımıza yönelttiği şiddetin önüne geçilmek istendi. Süreç kısmen başarılı oldu.
Fakat sürecin içindeyken PKK avanelerine, Suriye’de bir terör devleti kurma sözü verildi. Kim tarafından? ABD, Fransa, İsrail… Büyük resmi çok iyi biliyorsunuz. Arz-ı Mev’ud dersem yeterli sanırım. Detay, gerekmez.
PKK bu anlamda bir fırsat yakaladığını düşündü, çözüm sürecini bozdular ve HDP’li Belediyeler, sözde özyönetim ilan etti. Yıl: 2015. Amaçları; bulundukları şehirleri Türkiye’den koparmak ve topraklarımızı vadedilmiş sözde devlet projesine katmaktı.
Halkımız ne yaptı? Halk, bu çağrıya evet demedi ve alanı sessizce boşalttı.
Türk güvenlik güçleriyse PKK’lıların tepesine balyoz gibi indi.
Ve sonrasında 2015 yeni savunma konsepti hayata geçirildi.
Türkiye’de şu gün itibarıyla, sınır içinde dağda bulunan terörist sayısı; ikili rakamlara indirildi. Bu çok önemli bir başarı.
Sınır ötesine harekâtlar düzenlendi. Operasyonlar sürüyor. Amaç; terörü kökünde kurutmak, terör koridoruna izin vermemek, terör devletine alan açmamak.
Peki, PKK ile mücadelede en büyük başarıyı elde etmiş ve onca mesafe kat etmişken CHP neden bahsediyor?
CHP ve Millet İttifakı, Mutabakat metinlerinde olan yerel yönetimler özerklik şartıyla zaten PKK’nın isteğini yerine getirmeyi vadediyorlar.
Tezkereye hayır diyerek, Türk askerinin sınır ötesinde yer almaması gerektiğine dair mesajları verdiler.
Çok ilginç şeyler oluyor.
İran Büyükelçisi ile Temel Karamollaoğlu iftar yemeğinde bir araya gelirken basına yansıyan gündem; Türkiye’nin askerinin Suriye’den geri çekmesi.
ABD, Fransa, İsrail, İran ve içeride de Millet İttifakı nasıl oluyor da aynı eksende buluşabiliyorlar?
Söz konusu Türk askerinin varlığı olunca tüm farklılıklar göz ardı ediliyor demek ki.
İstiyorlar ki Türk askeri bu bölgelerden çıksın, PKK hayallerine kavuşsun…
CHP’nin PKK ile müzakere vaadi, Türk askerine silah bıraktırmayla yani bölgeden çekilmesiyle başlar.
Buraya not ediyorum. Millet buna izin vermeyecek.
PKK EN ÇOK DA KÜRTLERİN DÜŞMANIDIR
PKK kimdir? Biraz hafıza tazeleyelim.
Takvimler 1995'in 16 Haziran'ını gösterdiğinde, PKK'lı teröristler Batman-Sason'a bağlı Toplucu köyüne baskın düzenlemişti.
Boşuna bebek katilleri demiyoruz.
PKK’lı teröristler, dokuz yaşındaki Hüsna ile 11 yaşındaki Sabriye'yi katlettiler.
Hüsna'nın bedeninde 27 kurşun tespit edildi. Şehit yavrumuz teröristlere atmak için elinde tuttuğu taşla gömüldü.
Hüsna'nın ikiz kardeşi Muttalip Çelik o acıyı yıllardır yüreğinde taşıyor ve "Terör örgütü PKK, en büyük eziyeti Kürtlere yaptı." diyor.
Bazı şeyleri anlamak için sadece ve sadece halkımıza kulak kesilmeliyiz. Bu yeterli olacaktır.
Seçim öncesi PKK’nın söylemlerine dikkat kesilelim.
Ve dokuz yaşındaki Hüsna’yı hiç unutmayalım.
Mekânı cennet olsun.