Türk siyasetinde son yıllarda tartışmaların odağındaki konulardan biri, Z kuşağının siyasi tercihleri ve AK Parti ile ilişkisi olmuştur. Bilindiği üzere Z kuşağı, 1997 ile 2012 yılları arasında doğan gençlerden oluşan bir nesildir ve birçok konuda olduğu gibi siyasete de farklı bir perspektiften yaklaşıyor. Siyasi kanatta AK Parti ise 2002 yılında kuruldu ve bizler Z kuşağı olarak siyasete son 20 yıl damgasını vuran AK Partili bir Türkiye’ye doğduk. Z kuşağının hem dünya ile olan ilişkisi hem de AK Parti ile olan ilişkisi gereği değişen dinamiklerle hareket etmesini kaçınılmaz kılıyor.

AK Parti, 2002 yılında iktidara geldiğinde Z kuşağı henüz çocuk ya da ergen dönemlerindeydi. Dolayısıyla, bu nesil, AK Parti'nin politikalarını ve dönemini daha az hatırlıyor, AK Parti öncesi dönemi ise hiç bilmiyor. Anlatılanları ise hayal gibi görüyor. AK Parti dışında da başka bir iktidar görmediği için bir başka iktidar ile kıyaslama imkanı da bulamıyor. Bu yüzdendir ki AK Parti'nin uzun süreli iktidarı, Z kuşağının siyaset algısını da etkileyebiliyor. Z kuşağı, dijital dünyada büyümüş ve daha global, çok kültürlü bir ortamda yetişti. Bu nedenle, siyasi görüşleri ve tercihleri, farklı kaynaklardan etkilenebiliyor.

Z kuşağının, siyasete ilgi gösteren ve aktif olarak katılmak isteyen bir nesil olduğunu görüyoruz. Sosyal medyanın güçlü etkisiyle, siyasi meseleleri daha yakından takip edebiliyorlar. Herhangi bir konuda kendi seslerini de dijital mecraları etkin kullanarak duyuruyorlar.  

Tabii ki burada sadece bir tek tip Z kuşağının varlığından söz edemeyiz. AK Parti'ye yaklaşımı karmaşık bir tablo çiziyor. Bazı Z kuşağı üyeleri, AK Parti'nin ekonomik kalkınma, teknolojik gelişme, sosyal yardımlar ve sağlık hizmetleri gibi politikalarını takdir ediyorlar.

Bazı üyeleri ise AK Parti'nin siyasi süreçlerdeki eleştirilere karşı sert tutumuna (!), demokrasi, ifade özgürlüğü ve insan hakları gibi konulara ilişkin endişeleri neden gösteriyorlar lakin bana göre bunların ne demek olduğunu tam olarak bilmiyorlar.

Buradan bakılırsa ben kendimi ilk gruptan sayabilirim. Olaylara geniş açıdan bakmayı tercih ediyorum. Dönemsel ekonomik sıkıntılardan dolayı büyük hedefi kaçırmamak gerektiğini düşünüyorum. Dar ve sığ meseleler içinde boğuşurken büyük hedefleri kaçırmanın hangi yaşta olursak olalım mantıklı bir tarafının olmadığını düşünüyorum. Mesele devlet yönetimi ise özellikle de.