Suruç katliamını kimlere borçluyuz?

Aşağıdaki satırlar bundan tam üç sene evvel, Esed ordusunun dağılmaya yüz tuttuğu, İranlı statüko muhafızlarının ve Lübnanlı milislerin henüz kitleler halinde Suriye sahasına inmediği, ortada daha IŞİD’in “I”sının bile olmadığı, Hür Ordu ve diğer mutedil İslami devrim gruplarının müthiş bir coşku ve iyimserlikle zafer yürüyüşüne geçtiği, Şam’daki Esed/Hamaney rejiminin iyice köşeye sıkıştığı, devrimin eşiğine kadar gelindiği ve rejime nihai darbenin iş bitirici ağır silahlara (uçak düşürecek füzelere bilhassa) baktığı günlerde yazılıp Sancaktar dergisinin tanıtım sayısında neşredildi:

Devrimciler diyorlar ki: “Biz devrimden vazgeçip Esed’i ululayarak yaşamaktansa Lailaheillallah diyerek ölmeyi tercih ederiz. Zaten silah bırakmayı kabul etsek de bizden ve ailelerimizden er veya geç intikam alırlar.” Hal bu iken, Suriye meselesine barışçı bir çözüm bulunması gerektiğini ve onun için de Hür Ordu’ya silah yardımında bulunmanın çok fena olacağını, zira böyle bir yardımın savaşı kızıştırarak daha fazla insanın ölümüne yol açacağını söyleyip duranlar var. Devrimciler kalaşnikof tüfeklerle de olsa tankların karşısına çıkmakta ısrar edeceklerine göre ve rejim de ‘bir avuç terörist’i etkisiz hale getirmek bahanesiyle şehirleri bombalamayı ve sivilleri kitleler halinde öldürmeyi ısrarla sürdüreceğine göre, burada “barışçı çözüm” denilen şey, İran ve Rusya destekli rejimin ezici silah gücüyle baş edemeyecek olan devrimcilerin ve onların ailelerinin, komşularının, şehirlerinin ortadan kaldırılması anlamına geliyor. Böyle bir yaklaşımı tasvip etmek mümkün değil.

Mevcut felaketi sona erdirmek ve mutedil Hür Ordu’nun kontrolü dışında –rejime bağlı Nusayri faşistlerinin ve sağdan soldan gelen bazı Sünni faşistlerinin kışkırtmalarıyla- çıkabilecek olan mezhep savaşları gibi daha büyük felaketlerin önüne geçmek için tek yol Hür Ordu’nun vurucu gücünü alabildiğine arttırarak Esed’e bağlı güçleri bir an evvel darmadağın etmesini sağlamaktır.

“Bu resmen savaş kışkırtıcılığı!” diyenler resmen katliam kışkırtıcılığı yapıyorlar! (Sancaktar, Temmuz 2012)

Hep söylediğimizi bir daha söyleyelim: Suriye’nin Türkiye’yi de etkileyen bugünkü kaotik durumunu, CHP, HDP, İşçi Partisi vs, vs, vs’den müteşekkil barış inisiyatifi kılıklı Esed/Hamaney lobisinin marifetlerine ve elbette Türkiye Cumhuriyeti’nin (özelde AK Parti hükümetinin) öngörüsüzlüğüne, cesaret eksikliğine, Batı’dan medet umuşuna borçluyuz.

Allahu Alem; 2012’de gereken yapılsaydı, ama gerektiği şekilde yapılsaydı, kararlılıkla ve sonuna kadar yapılsaydı, bugün Suruç katliamı gibi bir felaketi de konuşmak zorunda kalmazdık.

Ve tekrar, tekrar, tekrar: Esed/Hamaney rejimini devirme istidadını göstermeye devam ve IŞİD’le hesaplaşma iradesine de sahip olan Suriye Devrimi’ne acil ve alabildiğine cömertçe silah yardımı, silah yardımı, silah yardımı!