Eskidenyani yerel yönetimler mütedeyyin kadroların elinde değilken,Kur’an kursu veyahut Cami yaptırmaya gönül vermiş insanlar; köy köy, şehir şehir, esnaf esnaf dolaşarak ellerindeki makbuzlarla yardım toplarlardı.
Bu insanlar bütün mesailerini hayır ve hasenat için harcar, adeta kendilerini bu işlere vakfederlerdi.
Yılmadan, usanmadan, yazın kan ter içinde, kışınsoğuğa tipiye aldırmadan, temelini attıkları hayır kurumunu tamamlamadan da işin peşini bırakmazlardı.
Güzide memleketimizin neresinde, hangi köyünde, beldesinde sivri minaresiyle yükselen muazzam bir cami varsa; bilin ki o beldede bir vakıf insanı vardı.
Bu günlerdebu vakıf insanlarımızın nesli tükeniyor; çünkü artık bu işlerin kolayı bulunmuş, bir heyecan, bir fedakarlık, bir diğerkâmlık gerektiren Sivil toplumculuk gitmiş, yerini organizasyonculuk ve temsiliyetkabiliyetialmış durumda.
Fedakârlık kalmamış, bu işe kendini hasretme kalmamış, azdan az, çoktan çok verme hiç kalmamış.
Dernekçilerimizin, vakıfçılarımızın yani STK’larımız artık para makbuzlarıyla dolaşmıyorlar.
Ya ne yapıyorlar; en küçük faaliyetlerini bile bir belediye ile işbirliği içindegerçekleştiriyorlar.
Belediyelerden nakdi yardım da dahil; ulaşım için otobüs; inşaat için demir, çakıl, çimento, tuğla; faaliyet için salon, afiş, broşür aklınıza ne gelirse her türlü desteği alıyor, yaptıkları işi de kendi faaliyet raporlarına işliyorlar.
Bir kaçını tenzih ederek söylüyorum, artık STK’lar faaliyetlerinde maddi ya da manevi olarak sorumluluk üstlenmiyorlar. Buna başkanı ve yönetim kurulu da dahil…
STK’nın maaşlı elemanı, başkanı tarafından görüşülüp ayarlanmış belediye ile irtibata geçerek programda dağıtılacak ikramlara kadar bütün her şeyi bir çırpıda organize ederek işi bitiriyor.
STK üyeleri ve gönüllüleri de faaliyetin sahibi olarak program vaktinde yerine oturuyor, temsil vazifesini pek şık ve kusursuz bir biçimde icra eyliyorlar.
Dahasını diyeyim; haydi isim vermeden, bizim burada kalburüstü kişilerin bir araya gelerek teşekkül ettirdikleri adı Reis’e yakınlığıyla nam yapmış bir öğrenci derneği temsilciği, üyelerinden bir öğrenci bursu dahi alamazken koskocaman bir öğrenci yurdu yaptırıyor.
Nasıl oluyor bu iş diye biraz yakından bakıyorsun kiinşaatın tabelasında İstanbullu bir işadamının adı yazılı. Yurt bitince de o hayırseverin adı verilecek. O işadamını da Reis ayarlamış.
Arazi ise belediyeden tahsis…
Bu dernek temsilcilerine ne kalıyor biliyor musunuz, Beyefendi’ye yakın derneği fiyakalı bir şekilde temsil etmek; Valiye tablo, büyük ve küçük şehir belediye başkanlarına plaket, protokolde yer hazır, kimse yan gözle bakamıyor; malum üst düzey himaye…
Her şeyi Reis’e ve belediyelere yıkmışlar; yönetimdekiler bir burs dahi vermiyorlar.
İş temsile gelince en ön saflardalar. Fiyakalarından yanlarına yanaşılmıyor.
Belediyeler, STK’lar ile iş yapma devrine son vermelidirler.
Böylelikle o samimi ve o halis günlere yeniden geri dönebilelim.
STK’lar birer temsil ve organizasyon kuruluşu gibi hareket etmek yerine kendi bünyelerinden ne çıkaracaklar bunu görebilelim.