Son birkaç gündür sosyal medyada tuhaf şeyler cereyan ediyor.

Öyle böyle değil, akıllara ziyan bir tuhaflık…

Bir yazar makulesi, Gazze’de ve Refah’ta işlenen insanlık suçunu örtbas edebilmek için; değil bir annenin, değil sıradan bir insanın hatta değme katillerin bile aklına gelemeyecek bir gerekçe üretti.

Kendisine Filistin’le ilgili sorulan bir soru üzerine şu cevabı veriyor insaniyetten nasip almamış bu sözde yazar:

“Kendi yavrusunu bombanın atılacağı megafonla üç saat önceden duyurulan ve bas bas çağırılan yere götürüp, bombanın atılacağı yere oturtup, köşeye geçip videosunu çekebilecek içerikte olan herkesin yok olmasını diliyorum!”

Berbat bir Türkçeyle ifade edilen bu sözlerin tam olarak meali şöyle:

“Ben, İsrail’in tüm katliamlarını destekliyorum ve Müslüman Filistinlilerden nefret ediyorum. İşlenen zulümlerin dünya medyasına çarpıcı bir biçimde yansıyor olmasından da feci şekilde rahatsızım. Çocukların ve masum insanların hunharca katledilmesinin, tüm ayrıntılarıyla dünya basınına servis edilmesine sebep olan görselleri kim çekiyorsa yok olmalarını diliyorum.”

Evet, mezkûr şahıs aslında tam olarak böyle diyor.

Peki, bahse konu kişi neden bu kadar acımasız ve insaniyetten nasip almamış bir ruh hâline sahip dersiniz?

Cevabı ilginç ayrıntılarda gizli…

Meğer eşi Yahudi, meşhur bir akrabası da 15 Temmuz gecesi darbeci vatan hainlerine aleni destek veren birisi imiş…

Bu gelişme, kendisiyle birlikte başka önemli tartışmaları da gündeme taşıdı.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup da etnik kökeni nedeniyle İsrail’e gidip askerlik yapan ve katliamlara katılan şahısların cezalandırılması gerektiği hususu, enine boyuna tartışıldı bu vesile ile…

İsrail’in yaptığı katliamı destekleyen kimi çevreler bu tartışmalar bağlamında derhâl “antisemitizm” savunusuna geçti.

Sözüm ona böyle düşünenler Yahudi düşmanlığı yapıyorlarmış…

Bu, başından beri yanlış, temelsiz ve hatta ahlaksız bir iddia…

Yanlış çünkü İsrail’de ve dünyanın birçok yerinde Yahudi olup da bu zulme itiraz eden binlerce vicdanlı ve namuslu insan var ve hepimiz bu konuda onları büyük bir hassasiyetle diğer zalimlerden ayrı tutuyoruz.

Temelsiz çünkü bu milletin geçmişinde Yahudi yahut başka etnik kökene mensup insanlara yönelik asla bir ötekileştirme söz konusu olmamıştır.

Ahlaksız çünkü “antisemitizm” bu coğrafyanın değil, ‘Batı’nın sorunudur ve bizim medeniyet kavrayışımızda böyle aşağılık insanlık suçları hiçbir şekilde mevcut değildir.

Yahudileri insandan bile saymayan, onlara tarih boyunca zulmeden Batılılar olmuştur hep…

İşte Orta Çağ Avrupa’sında Hz. İsa’nın öldürülmesinden sorumlu tutulan Yahudiler ve onlara yapılan türlü işkenceler…

İşte Nazi toplama kampları ve insanın aklına, hayaline gelmeyecek zulümler…

Buna mukabil bizde ise tam tersi vardır.

Endülüs’te soykırıma uğrayıp tamamen yok olma noktasına gelen Yahudileri İstanbul’a bu medeniyetin asil idarecileri getirdi ve diğer herkes gibi insanca yaşayacakları bir vasatı, Batılılar değil bu medeniyetin çocukları sağladı…

İşin vahim ve iç acıtan tarafı ne biliyor musunuz?

Siyonist Yahudiler, kendilerine tarih boyunca zulmetmiş Batılılarla iş birliği hâlinde Müslüman katlediyorlar ve bu zulümlerinde de onlardan destek alıyorlar.

Bu zihniyete mensup insanlar sadece İsrail’de değil, dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de var.

“Antisemitizm” de bunların elindeki en güçlü argüman ve zulümlerine/katliamlarına bu kılıfı giydirmekte pek mahirler.

Lakin devir değişti ve artık katil ve zalim yaftasını yakalarında değil, alınlarında taşıyorlar.

Buna Türkiye’deki gönüllü cellatlar da dâhil…