Yine bir seçimden çıktık, yeni bir seçimden çıktık. Seçim sonuçları, her şeyden önce herkes için sürprizdi. Ne muhalefet ne iktidar bu sonucu bekliyordu. En iyi ihtimalle Ak Parti’nin kıl payı bir şekilde tek başına iktidar olabilecek bir sonuç alabileceği şeklinde tahminler vardı. Anket firmaları da seçim sonuçlarını tespit etme noktasında resmen çuvallamış oldu. Gerçi anket şirketlerinin çoğu, gerçekten sonucu tahmin etmek için uğraşmıyordu. Anket sonuçlarını kullanarak seçim sonuçlarını dizayn etmeye çalışıyorlardı. Algı yönetimi yaparak milletin tercihlerini değiştirmeye uğraşıyorlardı.

Milletimiz, toplum mühendisliği yapmaya çalışanları yine ters köşe yaptı. Kimsenin kendi iradesine ipotek koyamayacağını dosta düşmana göstermiş oldu. Ne dayatılan anket sonuçlarına ne yapılan algı operasyonlarına pirim verdi. Sandığa gitti, kendi bildiğini okudu. Herkese, özellikle de muhalefete ders verdi ama bu dersi alabilecek bir muhalefet yok maalesef…

Her iki kişiden birinin oyunu alan Ak Parti, 2002’den beri artık klasik hâline gelen bir seçim sonucu yaşattı bize. Yine rakiplerin darma duman etti. Yine muhalefet liderlerini milletin içine çıkamayacak hâle soktu.

Seçim sonuçlarına istikrar, huzur, devamlılık isteyen Türk milleti çok sevindi mutlaka… Ama Türk milleti kadar, belki de daha fazla sevinen mazlum milletler ve mazlum coğrafyalar vardı. Türkiye’yi ve Ak Parti’yi umut olarak gören İslam coğrafyası bizden daha çok sevindi 1 Kasım seçimi sonuçlarına… Filistin sevindi, Gazze sevindi, Suriyeliler sevindi, Irak sevindi, Çeçenistan sevindi, Üsküp sevindi, Saraybosna sevindi, Doğu Türkistan sevindi, Arakan sevindi… Yurt dışında yaşayan gurbetçilerimiz sevindi. İsrail, Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa üzüldü. Bir de millete ve değerlerine düşman olan içimizde yabancılar üzüldü. Kahroldular…

Şimdi Ak Parti’ye ve Ahmet Davutoğlu’na büyük sorumluluk düşüyor. 2002’den beri kendini hiç yalnız bırakmayan bu necip milleti memnun etmek, beklentilerini karşılamak, verdiği sözleri tutabilmek için çok çalışmalılar. İslam coğrafyasının ve Ümmet-i Muhammed’in umudu olmaya devam etmek için gevşemeden, kibre kapılmadan yolularına devam etmeliler.

Bir de muhalefete gelelim. Milletimiz, bu seçimde muhalefete ne gibi mesajlar vermiştir. “Muhalif olmak, muhalefette olmak, sorumsuz olmak demek değildir. İktidar kadar sen de yaptıklarından ve yapmadıklarından sorumlusun. Muhalif olanda, muhalefet olanda;yalan ve iftira olduğu taraflı tarafsız herkes tarafından ispatlanmış olan iddiaları temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp ortaya koymayacak, buna tenezzül etmeyecek kadar şahsiyet olmalıdır. Muhalefet yaparken bile doğruluk ve dürüstlükten ayrılmayacak kadar hakkaniyet duygusu olmalıdır. Yiğidi öldürse bile hakkını teslim edecek kadar adalet bulunmalıdır. Muhalif olanlar da, muhalefette olanlar da rakibini alt edebilmek için iftira, hakaret ve kumpaslara başvurmayacak kadar onur sahibi olmalıdır… İktidarı kötüleyerek benden destek alamazsın, karşıma projelerinle geleceksin. Bana ve değerlerime saygı göstermezsen, bu konuda bana güvence vermezsen sizinle birlikte yürümeyiz.” mesajlarını vermiştir.

Peki muhalefet partileri ve liderleri, bu mesajları alabilmiş mi? Maalesef ki bu zaman kadar almadıkları gibi yine hiç almamışlar. Bir defa CHP, MHP ve HDP’nin aldığı oy oranı iktidarın aldığı oy oranına ulaşmıyor. Ama onlar ne yapıyor? Ortada büyük bir başarısızlık varken hâlâ sonuçlardan hükûmeti sorumlu tutuyorlar. Parti liderleri, istifayı hiç düşünmedikleri gibi “Biz nerede hata yapıyoruz da millet bize destek vermiyor, neden milletin gönlüne giremiyoruz?” demiyorlar da utanmadan hâlâ milleti suçluyorlar. Kılıçdaroğlu’nun ve Demirtaş-Yüksekdağ ikilisinin basının karşısına çıkarak, Bahçeli’nin yazılı olarak yaptığı açıklamalarda hiçbir öz eleştiri yok. Hatta 0,4’lük oy artışı ve iki milletvekili fazla çıkarmış olmalarnı bile neredeyse başarı olarak sunuyor Kılıçdaroğlu.  Siz daha bu kafayla 2023’e kadar da 2073’e kadar da iktidar yüzü göremezsiniz.

Son bir bölüm de HDP ve Paralel Yapı ile ilgili açalım: HDP, normalde baraj altında kalacaktı; peki nasıl barajı geçerek meclise girdi. Paralel Yapı mensuplarının verdiği oylar sayesinde meclise girdi. Eğer ki kritik bölgelerde Paralel Yapı mensuplarından aldığı oylar olmasaydı, meclis aritmetiği çok daha farklı olacaktı. HDP 10,7 ile barajı kıl payı geçerek 59 milletvekili ile meclise girdi. Eğer ki girmese Ak Parti, 360 küsur milletvekili ile temsil edilecekti mecliste ve anayasa değişikliğini tek başına çok rahat bir şekilde yapabilecekti. Ne diyelim, terör kardeşliği meyvesini verdi. Bundan sonra PKK, Apo, terör sorunundan bahsedenler Paralel Yapı ile onların arasındaki işbirliğini, terör kardeşliğini unutmasın.

Allah bu seçim sonuçlarını ülkemiz, milletimiz, Ümmet-i Muhammed ve insanlık için hayırlara vesile kılsın. Muhalefete de akıl fikir versin. Milleti suçlamadan milleti anlamaya çalışacak kadar basiret versin.