Bir kısmının konjonktür kovaladığı bugünlerde bir şeyleri açık seçik yazmak yada konuşmak baya zor. O zor işlerden birini daha yapmaya niyetlendim bugün. Akıllı insanın işi basit; suflesini verir, suya sabuna dokunmadan köşesinde bekler. O akıllı insanlardan olamadım, lakin biliyorum ki bu dünyada bir daha “deliliğe övgü” de yazılmayacak. Olsun ülkemin geleceği için uğruna ve davasına inandığım liderim için değer.

Nasıl ki 2017’de Kadın Üniversiteleri kurulması gerekliliğini yazdıysam ve dün bir şekilde 11. Kalkınma Planı içerisine girdiyse bu proje bugünde Cumhurbaşkanlığı Kurulları’nın gençlik üzerindeki işlevsizliği üzerine yazacağım. Gerçek “Beka” sorunumuzu yazacağım. Çok değil önümüzdeki 5 yıl içinde dini, resmi evliliği, zorunlu askerliği, vatan savunmasını reddeden bir gençlikle karşılaşacaksınız.

Kimliksizleştirme ve bireyselleştirilme projesi sıcak savaştan daha tehlikeli. Bir bütün halinde hakkımızdan gelemeyenler bizleri tekleştirip haklamanın peşinde. Siyasilerin anlayacağı dilden konuşacak olursam; 2023 seçimlerinde oy kullanacak seçmenlerin çoğu 30 yaş altı gençlerden oluşacak. Ve böyle giderse AK Parti yine gençlerin oyunu alamayacak. Evet AK Parti üniversite yaptı, yurt yaptı, bursları artırdı, gençlere imkan üstüne imkan verdi. Ama AK Parti gençlerin kalbine ve beynine ulaşamadı. Gençlik problemlerini yorumlarken aynı sorunlar etrafında döndü dolaştı ve kısır döngüye girdi. Sorunun kendisine kimse işaret etmedi. Herkes rakip sahada top çevirdi. Gol yedikten sonrada defansa gelenler, en başından beri defansta duranlara ters ters baktı. Çünkü onlar en başından beri tespit ettikleri problemlerden daha büyüğüne neden olacak çözümler önerdi. Gençlerin ne düşündüğünü merak etmediler, onlarla aynı şeyi düşünüp düşünmediğimizi merak ettiler. Genç olarak onlarla aynı şeyi düşünemezdik çünkü onlar 50’li 60’lı yaşların düşünce penceresinden düşünürken bizler 18’li 30’lu yaşlar penceresinden düşünüyorduk.

Alt ve orta sınıf ile iktidara gelen AK Parti bu sınıfın çocuklarına kültür politikası, sanat politikası, eğitim politikası ve gençlik politikası veremedi. Bu sınıfın çocukları yanlış ya da doğru tek başına kültür edindi. Seküler ve üst sınıfın gençleri ise kültür edinirken dahi sosyalleşti ya da sosyalleşirken kültür edindi. Böylelikle insan yetiştiren kurumların (kültür-sanat-eğitim vb.) başında Kemalist ve seküler ideoloji hakim oldu. Bunu aşmanın tek yolu dün dedik bugün yine diyoruz liyakat esaslı Cumhurbaşkanlığı Gençlik Politika Kurulu kurmaktır. Bakın o zaman her genç yeniden yeşerecek. Çünkü bir hafızamız, bir tarihimiz var bizim…