İnsanlar din, kültür, etik, çevre ve sağlık kaygıları dahil olmak üzere birçok nedenden dolayı vejetaryen olmayı seçiyorlar. İnsanların ne yemeye karar vereceği yalnızca kişisel zevklere göre değil, aynı zamanda metabolizmaya ve farklı gıdaların vücudu nasıl etkilediğine göre de şekilleniyor ve bunların hepsi genetiğin etkisi altında. Araştırmalar genlerin sevdiğimiz yiyecekleri etkileyebileceğini gösterse de genetik ile vejetaryenlik arasındaki olası bağlantılar tam olarak anlaşılamadı.

DEMET İLCE / RÖPORTAJ

Yeni çalışmada bilim insanları, Biobank'tan alınan verileri kullanarak 5.325 vejetaryenin genomlarını 329.455 vejetaryen olmayan kişinin genomuyla karşılaştırdı. Çalışma, vejetaryenler ve et yiyenler arasında yaşam tarzı ve çevresel faktörler açısından farklılıklar bulduğunu da ortaya çıkardı. Örneğin vejetaryenlerin kadın olma, daha genç olma, daha düşük sosyoekonomik statüye sahip olma ve vücut kitle indeksinin düşük olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu belirlendi. Tıbbi Biyokimya Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi İlknur Bozkurt vejetaryenlik ile genlerin bağlantısını Diriliş Postası’ndan Demet İlce’ye anlattı.

Vejetaryenlik ile genlerin bağlantısı ne, Türkiye’de bu konuda bir çalışma var mı?

İnsanlarda beslenme tercihlerinin kalıtsal bağlantıları olduğu ile ilgili birçok işaret bulunmaktadır. Vejetaryenlik gibi diyet seçimleri uzun yıllardır çeşitli toplumlarda uygulanıyor olsa da dünyada hala küçük bir topluluk olarak kalmaya devam etmektedir.

Özellikle vejetarjen beslenme seçiminde genetiğin rolü, yapılan çalışmalara rağmen tam anlaşılabilmiş değildir. Ülkemizde de maalesef bu konu ile ilgili çok fazla çalışma bulunmamaktadır.

Genler beslenme biçimini nasıl etkiliyor?

Genetik çalışmalarda vejetaryen beslenen kişilerde 18. kromozom üzerinde genom düzeyinde değişiklikler saptanmıştır. Bu tip beslenme ile 11’ den fazla gen ilişkili görünse de özellikle RIOK3, NPC1 ve RMC1 genlerinde saptanan farklılıklar ilgi çekicidir.

Farklılık saptanan NPC1 ve RMC1 genlerinin özellikle lipid metabolizması ve beyin fonksiyonları ile ilgili görevlerinin bulunması, vejetaryen kişilerin hayatlarını bu diyet şekli ile sürdürebilme yeteneklerini mümkün kılmaktadır.  Vejetarjen kişilerdeki bu adaptasyon, vejetaryenlerin vücutlarında Omega-3 ve Omega-6 yağ asitlerini verimli şekilde işlemesine ve yararlı bileşiklere dönüştürmesine yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca yine vejetaryenlikle ilişkilendirilen bazı genlerin (TMEM241, NPC1, RMC1, RIOK3, VRK2, TMEM132D) kan trigliserid, HDL ve LDL kolesterol, vücut kitle indexi (BMI) gibi obezite ve lipid metabolizması ile ilişkili olabileceği gösterilmiştir.

Çalışmalarda tanımlanan vejetaryenlikle ilişkili genlerin çoğunun aynı zamanda psikolojik veya nörolojik hastalıklarla (Alzheimer hastalığı, epilepsi, anksiyete, depresyon, şizofreni, otizm spektrum bozukluğu, bilişsel performans bozukluğu, yeme bozuklukları ve alkolizm gibi) yakın ilişkilerinin saptanması çok değerlidir.

Yine bulgular uzun süreli ve katı vejetaryenliğin kadınlarda erkeklere göre daha yaygın olduğunu göstermektedir. Bu da cinsiyet etkisine dikkat çekmektedir.

Vejetaryenlikle ilişkili genler yiyecek seçimlerini doğrudan mı dolaylı mı etkiliyor?

Genetik farklılıklar diyet seçimlerini farklı mekanizmalarla etkileyebilirler. Kişilerin metabolizması, ürünün fizyolojik etkileri ve kişilerin tat algıları gıda seçimlerinde etkilidir. Gıdaların beğenilmesi ve tüketilmesi çoğu zaman tat duyusu ile ilgilidir. Ancak bunlarla birlikte bazı tatlar bazı gıdaların alımını etkiler. Örneğin acı hassasiyeti olanlarda kafein metabolizması düşük olanlarda acı tada hassasiyetin arttığı ve kahve tüketiminin azalmasına neden olduğunu gösteren çalışmalar vardır. Bunun tersi de geçerlidir. Bu örnekte olduğu gibi hayvan kaynaklı besinlerin metabolizmasında sorun yaşayan bireylerde vejetaryen beslenme tercih sebebi olabilir.