İstanbul gibi bir metropolde taksi bulamayan yolcular, buldukları taksilere de binemiyor. Taksiciler yol, mesafe, ücret gibi konulardan keyfi olarak müşteri seçiyor. Yolcular tarafından tepki gördüklerinde ise karşılık olarak şiddete başvuruyorlar. Ücretlerin fazla olması yetmezmiş gibi yolcular bir de taksici korkusu ile karşı karşıya. Parası karşılığında hizmet alamayan yolcular, sözlü ve fiziksel şiddet görüyor. Bu mesele artık bir insan hakları meselesine dönüştü denilebilir.
DEMET İLCE / RÖPORTAJ
Taksici sorunu günden güne büyüyor. Gün geçmiyor ki bir darp daha olmasın. Geçtiğimiz Pazartesi Beyoğlu’nda bir taksici kısa mesafe nedeniyle götürmediği yolcuyla tartıştı ve dövdü. Kavga esnasında yere düşen adam yere düşerek başını çarptı ve beyin kanaması geçirdi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Mahkemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer ve Uzm.Psk.Dnş / Psikoterapist İbrahim Gülyaşar konuyla ilgili Diriliş Postası’ndan Demet İlce’ye değerlendirmelerde bulundu.
"PLAKA SAHİPLERİ SÜRÜCÜ OLMALI"
Yolcular artık parası karşılığında hizmet alamıyor, bu durum bir insan hakları sorununa mı dönüştü? Polise ve kanunlara rağmen taksiciler nasıl bu kadar rahat davranabiliyor?
Adem Sözüer: Ticari taksi sürücüleri, çeşitli bahanelerle yolcu almıyorlar. Örneğin, kısa mesafede yolcu almama, trafiğin yoğun olduğu saatlerde yolcu almama gibi. Diğer yandan turistler başta olmak üzere farklı şehirlerden gelenlerden hileli davranıp fazla para alınıyor.
Bütün bu davranışlar, hukuka aykırıdır, idari ve cezai yaptırımlar uygulanır. Meselâ yolcu almama durumunda idari para cezası uygulanır, ayrıca çalışma izin belgeleri de süreli veya daimi olarak iptal edilir. Hile ile fazla para alma durumunda ise dolandırıcılık, cebir veya tehdit uygulayıp para alınması halinde ise yapma yani gasp suçu gündeme gelir. Müşteriye, şeref kırıcı sözler hakaret suçu fiziki şiddet ise yaralama suçudur.
Taksicilerin müşteri almama durumuna karşılık ne gibi yaptırımlar olmalı, bunu kim denetliyor?
Taksilerle ilgili asıl denetimleri trafik polisinin yanı sıra belediye trafik zabıtası yapıyor. Ülkemizde taksi plakasına sadece taksici esnafı sahip değil. Aksine, parası olanlar yüzlerce taksi plakası alıp çalıştırıyor. Halbuki, takside kim sürücülük yapıyorsa plaka ona ait olmalı. Taksi plakası alanında adeta taksi borsası oluştuğu için, taksi sayısının arttırılması önleniyor.
İstanbul’da 19 bine yakın taksi var deniyor. Ama kendi kendi taksi plakasına sahip taksici esnaf çok çok az. Sürücülerin çoğu plaka kiralıyor. Zor ekonomik koşullarda kirayı ödeme güçlüğü var. Bu koşullar, kabahat veya suç oluşturan davranışlara müsait bir zemin hazırlıyor. Öncelikle, taksi plakasında tekelleşme önlenmeli, sayı arttırılmalıdır. Bu tekelleşme sorununu çözen bir kanuni düzenleme yapılırsa; idari para cezaları ve çalışma izni iptali etkisini gösterir.”
TAKSİCİLERE EĞİTİM ŞART
Taksi sürücüleri neden fazla ve devamlı agresif, sürücülere sakin kalmaları için ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz?
İbrahim Gülyaşar: Taksi sürücülerinin agresif davranışlar içerisinde olması farklı bir çok dinamiğin etkisinin yansıması olarak ortaya çıkmaktadır. Özellikle İstanbul'u değerlendirme yaparken apayrı bir boyutta düşünmek gerekiyor. Diğer illerde nüfusun kalabalık ve kültürel çeşitliliğin etkilerine göre değerlendirme yapmak çok daha doğru bir tespit olacaktır.
İstanbul genelinde Taksi sahibi olarak çalışan kesimin çok düşük hatta yok denecek kadar olmaması ve taksi sahiplerinin araçlarından maksimum gelir beklemesi sürecin belki de en temel noktası olabilir. Şoförlük yapanların yaş, cinsiyet, eğitim seviyeleri, kültürel gelişimleri ve yaşam koşullarının normal veya yüksek düzeyde oluşları da davranışlarına çok net bir şekilde yansımaktadır.
Ekonomik kaygıların yüksek olduğu şuan ki süreçte gün içinde kısıtlı zaman diliminde en yüksek kazancı elde edip aracı diğer sürücüye teslim etme davranış durumu kişinin iç dünyasında tetikleyici rol oynamaktadır.
Taksicilik sektörünün denetiminin zayıf olması, herhangi bir müşteri eğitim süreçlerinin olmaması veya çok kısıtlı bir kesimin alabilmesi de davranışsal boyutta ortaya çıkan agresif süreçlerin nasıl kontrol edileceğine dair bilgi eksikliğini doğurmaktadır.
Denetim ve eğitim eksiklikleri, özellikle SRC belgesi sürecinde bile (yazılı) minimum psikolojik süreçten geçtiklerini de düşünürsek davranışsal boyutta çıkan agresif sürecin çok normal olduğunu görebiliriz.
Kişisel gelişim, öfke kontrolü, müşteri memnuniyeti, hizmet sektörünün gerekliliklerini bilmeden sadece ehliyeti olduğu için taksicilik sektörüne giren kimseler için agresyonun neden ortaya çıktığını konuşmak zemini olmayan bir tartışma ortamı oluşturacaktır.
Peki, neler yapılabilir?
Özellikle sektörün kapsamlı bir eğitim süreci ve denetim çok önemli bir mekanizma görevi görecektir.
Ülkemizde ruh sağlığı sigorta kapsamında olmadığı için kişilerin bireysel destek almaları ciddi bir mali külfet oluşturmaktadır. Bu yüzden kanun yapıcıların eğitim süreçlerini düzenleme ve mecburi kılması agresif davranışların çok daha az ortaya çıkmasını sağlayacaktır.
Araç sahiplerinin de katıldığı bir sürecin olması da çok büyük bir önem arz etmektedir.
Çünkü araçlarından bekledikleri gelir düzeyi makul bir seviyede olursa çalışan kişilerin düşünce ve duygusal süreçlerine etki edecektir.
Daha duyarlı, daha empatik, müşteri odaklı (temizlik, hijyen, araç bakımları, doğru ifadeler, doğru hal ve hareketlerin ortaya çıkmasını sağlayacaktır.”
TAKSİCİ SORUNU GÜNDEN GÜNE BÜYÜYOR
İstanbul, giderek daha derinleşen bir taksi sorunuyla boğuşuyor. Bu sorunun en önemli yönü, taksicilerin kısa mesafe yolculukları reddetmeleri ve istedikleri yolcuları seçmeleri şeklinde kendini gösteriyor. Şehirde 19 bin taksinin hizmet verdiği göz önüne alındığında, dünya genelinde birçok ülkenin nüfusundan daha yoğun bir nüfusa sahip olan İstanbul'da, başına 837 kişi düşen taksiler bulunuyor. Karşılaştırma yapacak olursak, Paris'te bu sayı 366, New York'ta 309 ve Singapur'da 207 kişiye düşüyor.
Son yedi ay içinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) iletilen 44 bin şikayetin yüzde 59.53'ü, taksi sorunlarıyla ilgili. Bu sorunların büyük bir bölümünü yol ve yolcu seçme konusundaki yaklaşımlar oluşturuyor.