Türkiye’nin şu anda elektrik üretimindeki kurulu gücü 105 bin megavatı geçmiş durumda. Bu gücün ise %55’inden fazlası yenilenebilir enerji kaynaklarına tekabül ediyor. Ülkemiz önümüzdeki 30 yıl içerisinde yenebilir enerji kaynaklarına 300 milyar dolar civarında yatırım yapmayı planlıyor. Türkiye'nin ilk enerji sistemleri mühendisliğini kuran Nişantaşı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şenay Yalçın, Türkiye’de yenilenebilir enerjinin ne durumda olduğunu Diriliş Postası’ndan Demet İlce’ye anlattı.

DEMET İLCE / RÖPORTAJ

Dünyanın en çok fosil yakıt kullanan ülkelerinin başında Çin ve Hindistan geliyor. Fakat birçok ülke fosil yakıt kullanımını azaltmak, hatta yok etmek ve temiz enerji kullanımını arttırmak için santraller kuruyor. Türkiye’de de temiz enerjiye yapılan yatırımlar hız kazanmış durumda ve 2035 yılında kömür kullanımını bırakmak hedeflerimiz arasında yer alıyor. Prof. Dr. Şenay Yalçın, hidroelektrik santralleri, güneş, rüzgar, dalga, biyokütle, jeotermal ve hidrojen enerjisi santrallerinden çok, nükleer enerji santrallerine ağırlık verilmesi gerektiğine dikkat çekti. Peki, yenilenebilir enerjide Türkiye ne durumda, neler hedefleniyor? Türkiye’de hangi enerji daha çok kullanılıyor?

“TÜRKİYE YENİLENEBİLİR ENERJİYE CİDDİ YATIRIMLAR YAPIYOR”

Türkiye yenilenebilir enerjide ve bu enerjiye yapılan yatırımlarda ne durumda?

Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarına ciddi yatırımlar yapmaya başladığını belirten Yalçın, bu konuda 2023 yılında 2024 hedeflerini yakalayıp geçeceğini söyledi. Yalçın, şöyle konuştu:

“Dünyadaki gidişata bakacak olursak Türkiye de bu gidişatın dışında değil. Özellikle de küresel bir güç olma yolunda ilerleyen Türkiye, en büyük sorunun enerji sorunu olduğunu biliyor. Türkiye şu anda bütün yatırımlara rağmen enerji talebi açısından dünyada ilk sıralarda yer alıyor. OECD ülkeleri arasında birinci sırada zaten. Kyoto Anlaşması, Paris Anlaşması çerçevesinde de dünyada emisyonlarla ilgili sorumluluklar var. Altına imza attığı anlaşmalar var. Bu çerçevede de sorumlulukları yerine getirebilmek için de alternatif enerji kaynaklarına yatırım yaparken yenilebilir enerji kaynaklarını ön planda tutuyor. Bu bakımdan da Türkiye yenilebilir enerji kaynaklarına ciddi yatırımlar yapmaya başladı.

Şu anda Türkiye'nin elektrik üretimindeki kurulu gücü 105 bin megavatı geçmiş durumda. Her yıl hedeflediği üst çıtayı da geçiyor. Örneğin 2022 yılında 2023 hedeflerini yakalamıştı. Ben eminim ki 2023 yılında da 2024 hedeflerini yakalayıp geçecektir.”

“TÜRKİYE 30 YIL İÇİNDE YENİLENEBİLİR ENERJİYE 300 MİLYAR DOLAR YATIRIM YAPMAYI PLANLIYOR”

Türkiye’nin enerji konusunda dışa bağımlılığı %70 oranında azaltmak istediğini söyleyen Yalçın, “Türkiye'nin önümüzdeki 30 yıl içerisinde yenebilir enerji kaynaklarına yatırım planı ise 300 milyar dolar civarında” dedi. Yalçın, Türkiye’deki yenilenebilir enerji üretiminin oransal olarak dağılımını şöyle anlattı:

”Yenilenebilir enerji kaynakları olarak hidroelektrik santralleri, güneş, rüzgar, dalga, biyokütle, jeotermal ve hidrojen gibi enerjilerden bahsediyoruz. Türkiye bulunduğu enlem, boylam çerçevesinde dört mevsimi yaşayan bir ülke. Türkiye güneş ve rüzgardaki enerji avantajını iyi kullanmaya başladı.

Bu yatırımlar içerisinde toplam 105 bin megavatlık bir güçten söz ediyorum. %55’inden fazlası yenilebilir enerji kaynaklarına tekabül ediyor. Bu önemli bir oran. Daha da arttıracak. Hatta Türkiye'nin hedefleri arasında 2035 yılında kömür kullanımını bırakmak var. Türkiye'nin şöyle bir genel üretimine baktığınız zaman maalesef ilk etapta kömürden elektrik ürettiğimizi söyleyebilirim. 2022 sonu itibariyle Türkiye'nin elektrik üretimindeki kaynaklara bakacak olursak, %34.6’sı kömürden %22.2’si doğal gazdan oluşuyor. Bunlar emisyon bırakan, karbondioksit, kükürt, karbonmonoksit, azot vs. bırakıyor. Toplam olarak baktığımız zaman bu oran %55’i geçiyor, %60’lara yaklaşıyor.

Türkiye enerjinin %20.6’sını hidroelektrik santraller, %10.8’ini rüzgar enerjisi santrallerinden, %4.7’sini güneşten, %3.3’ünü jeotermal enerjiden, %3.7’sini ise diğer kaynaklardan sağlıyor. Fakat olumlu yönde gelişmeler var. 2023 Temmuz ayı itibariyle oranlara bakacak olursak Türkiye ürettiği elektriğin %30’unu HES’ten elde ediyor. %24.1’ini doğal gazdan, % 20.7’sini kömürden, %11’ini elektrik santrallerinden, %9.9’unu güneş enerjisi santrallerinden, %1 kadarını jeotermalden, %2.6’sını da diğerlerinden elde ediyor. Kömürde ise bir düşüş var.

Hidrolik santralinde enerji üretiminde geçen sene oran %20.6’yken, şimdi %30’lara ulaşmış durumda. Bu iyi bir gidiş. Türkiye'nin önümüzdeki 30 yıl içerisinde yenebilir enerji kaynaklarına yatırım planı ise 300 milyar dolar civarında. Türkiye, enerjide %70 oranında dışa bağlı ve bu bağımlılığını azaltmak istiyor.”

“YENİLENEBİLİR ENERJİ TESİSİ ÜRETMEK DAHA AZ MALİYETLİ”

Güneş panelleri, rüzgar türbinleri, nükleer reaktörler ya da pillerle oluşturulan temiz enerjinin maliyeti nedir?

Yaşar, yenilenebilir enerji tesislerinin üretim maliyeti ve kömür ile çalışan santrallerin üretim maliyeti arasındaki farkı şöyle yorumladı:

“Maliyet açısından önceden daha pahalıydı. Ukrayna, Rusya savaşından sonra başta Avrupa olmak üzere dünya bir enerji krizi yaşadı. İnsanların parası var ama enerji bulamıyor. En pahalı enerji olmayan enerji. Enerji kıtlığı olunca kömür santrallerini devreye almaya başladılar. Nükleer enerjiyi temiz enerji sınıfında destekleme kararı aldılar. Avrupa Birliği’nde yeşil enerji mutabakatı vardı. Amaçları 2030 yılında karbon emisyonunda düşüş sağlamaktı. Bu hedefler şaştı.

Asıl önemli olan enerji teknolojilerindeki gelişmeler. Bu krizden dolayı petrol, doğalgaz ve kömür fiyatları arttı. Santrali kurmak yetmiyor, önemli olan santrale sağladığınız birincil enerji kaynağının ne olduğu. Kömür santrallerinde %200-400 oranında artış varsa demek ki o tesisteki enerji maliyetiniz yüksektir. Onların çevreye verdiği zararları gidermek için de kaynak aramak zorundasınız. Bu ortalamalara bakıldığında yenilenebilir enerjiye yatırımın kömür santrallerindeki yatırıma göre çok daha karlı olduğunu görüyoruz. Eskiden kömür karlı görülüyordu. Yenilenebilir enerji tesislerinin üretim maliyeti, kömür ile çalışan santrallerinin üretim maliyetinden oldukça uygun ve karlıdır. “

Yenilenebilir enerji santralleri için Türkiye’de alan var mı, türbinlerin kurulabileceği alanların büyüklüğü nedir?

“Türkiye’de bu santraller için yer sorunu yok. Kıyaslayacak olursak da nükleer enerji santrallerine ayrılan alan olarak güneş ve rüzgar enerjisi santrallerine ayrılan alandan çok daha avantajlıdır.” diyen Yaşar, “Örneğin güneş enerjisi santraline ayıracağınız alan, nükleer enerji santraline ayıracağınız alandan 10 kat fazla olur. Rüzgar enerjisi santrali için ise 100 katı fazla alandan bahsedilebilir.” Şeklinde devam etti.

“2050’YE KADAR FOSİL KAYNAKLI İHTİYAÇ DEVAM EDECEK”

Yenilenebilir enerji sistemleri inşa edilirken çevreye etkisini en az indirmek için neler yapılıyor? Çevre üzerinde sıfır etkiye sahip yenilenebilir teknolojinin imkanı var mı?

Yaşar, kömüre dayanan termik santrallerin çevreye en büyük zararı verdiğini dile getirerek, 2050 yılına kadar fosil kaynaklı ihtiyacın devam edeceğini söyledi. Yaşar’ın açıklamaları şu şekilde:

“Enerji kaynakları konutlarda, ulaşımda, sanayide ve elektrik üretiminde kullanılıyor. Fosil kaynaklar çevreye inanılmaz zarar veriyor. Özellikle kömüre dayanan termik santraller en büyük zararı verenlerden. Bu yüzden doğalgaz yenilenebilir enerjiye geçiş enerjisi olarak kullanmak istediler. Enerji krizi bu planlamayı bozdu. Doğalgazın tahtı korunuyor. Diğer taraftan da ulaşımda elektrikli araçlar çoğalmaya başladı. 2030’lu yıllarda petrol ve doğalgaza dayalı sistemleri kullanan araçlarla elektrikli araçlar yaklaşık olarak dengelenecek. Daha sonra bu tablo elektrikli sistemler lehinde değişecek. Fakat 2050 yılına kadar fosil kaynaklı ihtiyaç devam edecek.

Çevreye en az zarar veren yenilenebilir enerji kaynakları, hidroelektrik santrallerdir. Rüzgar enerjisini temin için kullanılan rüzgar türbinleri habitata zarar veriyor. İletişim ağlarında bölgenin elektromanyetik dengesini bozuyor. Güneş enerjisi santralleri ise rüzgar enerjisi santrallerine göre çok daha masum. Biyokütle enerjisi ise yakıldığı için karbondioksit salınımı yapacaktır. Jeotermal enerjinin de çevreye az bir zararı var.  Dalga enerjisinde herhangi bir sıkıntı yok.”

 “NÜKLEER ENERJİYE YATIRIM YAPILMALI”

Temiz enerji ile iklim krizi ne kadar önlenebilir?

İklim krizinin nelere sebep olabileceğini belirten Yaşar, en çok nükleer enerjiye yatırım yapılması gerektiğini ve bunun nedenlerini şu sözlerle anlattı:

“İklim değişiminden dolayı buzullar eriyor, deniz seviyesi yükseliyor. Deniz seviyesi ortalama 2 metre kadar yükselirse dünyada 200 milyon kişi göç edecek. İklim kriziyle gıda krizi, seller, doğal afetler, su kıtlığı yaşanacak. Bunlar, dünyadaki demografi yapının değişmesine sebep olacak. Hesaplara göre 2050’li yıllar civarında dünyadaki nüfusun 8’de 1’i göçmen durumuna düşecek. Su kıtlığı ise savaşlara sebep olacak. Bu gidişatın olumlu yönde değiştirilebilmesi için yenilenebilir enerji kaynaklarına daha çok yatırım yapılması gerekiyor. Yeni teknolojileri devreye sokması gerekiyor. Nükleer enerjiyi burada büyük bir avantaj olarak görüyorum. Çünkü nükleer enerji temiz bir enerji. Nükleer Santral 7/24 çalışabilir.  %90’dan fazla ise verim sağlıyor.

100 birim enerji üretmek için nükleer tesis kurmuşsanız, 90 birimden fazla enerji elde edebiliyorsunuz. Güneş santralinde ise bu %17-25 arasında. Rüzgar santralinde %20-35 arasında. Yenilenebilir enerji kaynaklarını öncelikli olarak devreye almak istiyorsak, alternatiflerini de mutlaka devreye almak zorundayız. Eğer gidişata müdahale etmezsek 100 yılın sonunda ortalama dünyadaki sıcaklığın 2,5 derece artması söz konusu. Bu da hiç beklenmedik felaketleri getirecek. Özellikle büyük devletlerin yatırımını buna göre yapmaları lazım.”