Sosyal medyanın insanların hayatı ve davranışları üzerindeki etkisi her zaman konuştuğumuz bir konu. Özellikle de çocuklar üzerindeki etkisini sanırım yeteri kadar konuşmuyoruz ve çözüm üretemiyoruz. Yine geçtiğimiz günlerde bir kız çocuğu sosyal medyada dönen kolonya yakma videosunu denedi ve kendini yaktı. Çocukta 2. Ve 3. derece yanık oluştu. Çocuk psikoloğu Selin Akyürek’le sosyal medya ve teknolojinin çocuklar üzerindeki kötü etkilerini ve nasıl bir çözüm üretilmesi gerektiğini konuştuk.

Demet İlce / Röportaj

Gün geçmiyor ki bir çocuk daha sosyal medya yüzünden kendine zarar vermesin. Muş’un Malazgirt ilçesinde Kolonya videosunu deneyerek kendini yakan 11 yaşındaki Fatma bunlardan sadece bir tanesi. Küçük yaşta telefon sahibi olan çocuklar, sosyal medya hesabı açıyor. Çocuk aklıyla izledikleri videolardan etkilenen çocuklar, sonunu düşünemeden bu videoları kendileri de deniyor. Peki, aileler nerede? Son zamanların popüler sosyal medya platformu TikTok başta olmak üzere birçok uygulamaya çocuklar kolaylıkla erişebiliyor. Burada ise en büyük sorumluluk ailelere düşüyor. Ne yazık ki çocuklar bu uygulamalar yüzünden sadece fiziksel sağlıklarına değil psikolojik sağlıklarına da zarar verebiliyor. Avataria isimli sınırlandırılmamış sanal oyunlar da buna bir diğer örnek. Gelin teknoloji, sosyal medya platformları ve sanal oyunların çocuklar üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi ve buna çözüm yollarına birlikte bakalım…

“YÜZDE YÜZ ÖNÜNE GEÇİLEMEZ”

Geçtiğimiz günlerde bir kız çocuğu sosyal medyada dönen kolonya yakma videosunu denedi ve kendini yaktı. 2. Ve 3. Derece yanık oluştu çocukta. Bu örnek üzerinden çocuklarımızı bu gibi durumlardan nasıl korumamız gerekiyor, ailelerin almaları gereken önlemler neler?

Sosyal medya konusunda daha köklü bir çözüme gidilmesi gerektiğini söyleyen Akyürek, sosyal medyanın olumsuz etkilerini en aza indirebilmek için alınması gereken önlemler ilgili şunları aktardı:

“Bu tamamen yüzde yüz önüne geçebileceğimiz bir konu değil. Sosyal medya hayatımızın çok büyük bir çoğunluğunu kapsıyor. Ailelerin sosyal medya konusunda çocuklara belirli kısıtlamalar ve kontroller getirmeli. Tamamen mahrum bırakarak değil, belirli sitelere izin verilmeli ve belirli zaman kısıtlamaları uygulanmalı. Çocuğu sosyal medyadan yüzde yüz mahrum bırakmak bir nevi ceza oluyor ve bu devamlılığı sağlayabileceğimiz bir durum da değil. Anne ve babaların en büyük kaçış noktası çocukların eline tablet ve telefon vermek.

Çocukların belirli sitelere girmesini engelleyen uygulamalar var. Fakat bunlara da erişebilen çocuklar var. Anne ve babanın istikrarına değinmemiz gerekiyor bu yüzden. Kesin konulan sınırların olması gerekiyor ve bunun takibinin de düzenli olarak yapılması gerekiyor.”

Çocuklara ‘tehlike’ kavramı nasıl anlatılmalı?

Çocuğun büyürken deneyerek tehlike kavramını öğrenebildiğine dikkat çeken Akyürek, “Tehlike, bir kere de öğrenilebilen bir şey değil. Çocuklarda tekrar söz konusu. Birden fazla tekrarla çocuklar tehlikeyi öğreniyor. Burada önemli nokta ailelerin sosyal medyanın tehlikelerini farkına varması.” dedi.

Akyürek, anne ve babalara düşen görev ile ilgili ise şunları söyledi:

“Bizden önceki nesil sosyal medyayı biz kadar iyi bilmediği için anne ve babaların teknolojinin nasıl kötü kullanılacağını daha da ayrıntılı bilmesi gerekiyor. Aileler teknolojiyi bilmediği için sosyal medyanın tehlikesinin farkında değiller. Çocuklar sosyal medyaya çok kolay erişebiliyor. O yüzden anne ve babaların bu konuda çok daha iyi bilinçlendirilmesi gerekiyor.

Çocukları hem aile hem de sosyal açıdan biraz daha güçlendirip, gerçek hayatta onlara bir yaşam alanı sağlayarak çocukları sosyal medyanın tehlikelerinden uzak tutabilirler. Yüzde yüz önüne geçilemez ama çocukları biraz daha tehlikelerden koruyabiliriz.”

“ÇOCUK DUYGUSAL AÇLIĞINI SOSYAL MEDYADA DOYURUYOR”

Çocukların yetişkin insanlarla sanal ortamda konuştuğu, cinsel muhabbetler edebildiği ve evlenebildiği ‘Avataria’ oyunu üzerinden, çocukları her anlamda tehlike içeren sanal oyunlardan nasıl korumalıyız?

Sanal oyunların çocuklara etkisi ve bu oyunlardan çocukları nasıl korumamız gerektiği ile ilgili Akyürek şöyle konuştu:

“Bunun gibi birçok oyun var. Küçük çocuklar ve yetişkinleri bir araya getiren bir oyundan bahsediyoruz. Çok büyük bir tehlike. Bu zamana kadar şiddet içerikli oyunların yasaklanması üzerine konuşuldu. Oyunlarda sohbet edebilme kısmı sektöre yeni yeni giriyor. Çocukları yine bu tarz oyunlardan uzak tutmak, kısıtlamak gerekiyor. Çocuk neden duygusal açlığını sosyal medyada doyuruyor? Bence değinilmesi gereken nokta bu.

Sohbet içerikli oyunlardan edinilen arkadaşlık çocuğun özgüvenini arttırabiliyor, yalnız hissetmesinin önüne geçebiliyor. Kendine bir sosyal çevre ve aidiyet hissettirebiliyor. Bizim burada yapmamız gereken şey çocuğa gerçek hayatta bir konfor alanı oluşturabilmek. Çocuğun ihtiyaçlarını gerçek hayatta karşıladığımızda, ihtiyaçlarını sosyal medyadan gidermesinin önüne geçebiliriz.”

“İNSAN İLİŞKİLERİ GÜÇLÜ OLURSA SOSYAL MEDYAYA İLGİ AZALIR”

Yetişkinler sosyal medyanın olumsuz yanlarından nasıl uzak kalabilir?

Sosyal medyanın olumsuz yanlarını herkesin farkında olduğunu söyleyen Akyürek, sosyal medyanın tatmin eden yönlerinin daha ağır bastığını ve insanların gerçek hayatta elde edemedikleri mutluluğu burada aradıklarını dile getirdi. Akyürek şunları aktardı:

“Sosyal medyanın olumsuz yanlarının herkes farkında. Fakat sosyal medyanın tatmin edici yönleri insanlar için daha ağır basıyor. Sosyal medyada oluşturdukları profil ve buradan aldıkları ilgi insanları tatmin ediyor. Gerçek hayatta elde edemedikleri mutluluğu sosyal medyadan elde ettiklerinde daha çok kullanmaya başlıyorlar. İnsanın yaratılışında ilgi ve sevgi isteği var. Yapmamız gereken şey günlük hayatımızı daha yaşanılır kılmak.

Sosyal medyanın olumlu yönleri de var fakat biz olumsuzu daha çok görüyoruz. Çünkü olumsuz yanlarının çıktısı çok daha büyük oluyor.

İnsan ilişkileri güçlü ve sağlıklı olabilse sosyal medyaya olan ilgi daha da azalır. Fakat bunun için de eğitim gerekiyor.”

Eğitim için geç mi kaldık?

“Z kuşağının sosyal medyaya düşkünlüğüne bakıldığında evet geç kaldık. Teknoloji ilerledikçe sosyal medyaya bağımlılık artacak. Çağa uyum sağlamamız gerekebiliyor fakat bunu yaparken insanın sadece fiziksel değil ruhsal ihtiyaçlarını da gidermesi gerekiyor. Bunun aracı ise sosyal medya olmamalı.

Çocukların özel alanı, hobi alanları, kendini keşfetme alanları maalesef çok fazla yok. Bundan dolayı sosyal medyayı ve teknolojiyi kullanıyorlar.”