Gazetemiz yazarı Ferhat Ersin’in, ‘Kadını Korumasız Bırakan, Aile Yıkan ve Aile Kurulmasına Engel Olan Kanun: 6284’ yazısını birilerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a göstermeleri, okutmaları gerekiyordu.

Bunu yaptılar mı bilemiyoruz…

Fakat Ersin’in TÜİK verilerine dayanarak ortaya koyduğu gerçeklerin bir an önce yüksek makama arz edilmesi gerekmektedir.

Neden mi?

Bakınız;

Reis, her fırsatta üç çocuk sahibi olunması tavsiyesi yapıyor.

Her gördüğüne ‘kaç çocuğun var?’ diye soruyor ve aldığı cevap üçün altındaysa canı sıkılıyor ve ısrarla ‘üç çocuk’ tavsiye ediyor.

Ne var ki, Başkan Erdoğan, “Bir çocuk iflas, iki çocuk iflas, üç çocuk ise yerinde saymaktır. Bizim artış hızımızın ikinin üzerinde üçlere ulaşması lazım. Bunu başarmamız gerekiyor. Şu anda batı sıkıntı içerisinde ama biz Türkiye’yi bu sıkıntının içerisine sokmak istemiyoruz. Annelerin şahsında ülkeme sesleniyorum; bu hassasiyetimizi hafife almayın, bunu dalga dalga yaygınlaştırmamız lazım” demesine rağmen Türkiye’de son 10 yılda evlenen çiftlerin sayısı hızla azalıyor, boşanmalar ise yüzde 30 artıyor.

Yani Erdoğan’ın ‘Üç Çocuk’ tavsiyesinin hayata geçebilmesine imkân sağlayacak aile yapısı ortadan kalkıyor.

“Durum gerçekten vahim… İnsanlarımız hem evlenmekten kaçınıyor hem de evlenenler boşanıyor” diyor Ferhat Ersin ki gerçekten haklı.

Bu vasatta biz Türk milleti olarak batının içine düştüğü sıkıntıdan nasıl kurtulacağız ve genç nüfusumuzu nasıl muhafaza edebileceğiz.

Durum hiç de Reis’in ön gördüğü gibi olmuyor; Evlenenler hızla azalırken boşananlar hızla artıyor.

Birileri yine Reis’in tavsiyesinin ve hedefinin hilafı istikametinde işler mi yapıyor?

Bu gerçekler ve bu istatistikler karşısında başka ne düşünülebilir bilemiyorum.

Her yıl evlenenlerin dörtte biri boşanıyor. Büyük bir heyecanla kurulan dört aileden biri dağılıyor.

Bu vasatta üç çocuk sahibi olmaya vakit mi kalıyor?

Ne vakit ne de uygun bir ortam?

Aileler dağılıyor, çocuklar anneden ya da babadan uzak büyüyor.

Aileyi ve kadını korumak için çıkartılan ‘6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’ ne yazık ki aile içi şiddeti önleyemiyor.

6284 Sayılı Kanun çıkmadan önceki yıl Aile içi şiddet dolayısıyla öldürülen kadın sayısı 121…

Bu rakam 2017’de yani kanun çıktıktan sonra 409 oldu.

Kanun çıktıktan bu güne, 5 yılda kadın cinayetlerinde yüzde 330 artış olmuş.

Hani bu kanun kadını koruyacaktı, kadın cinayetleri azalacaktı?

Nereye gidiyoruz?

Bu kanun ile mağdur edilen çocukların, ölümüne sebep olunan kadınların ve ‘kadının beyanı esastır’ hükmü ile sorgusuz sualsiz hapsedilen, evine yaklaştırılmayan, çocuklarından uzaklaştırılan, süresiz nafakaya mahkûm edilen babaların ve kocaların sorumluluğunu kim üstlenecek?

Bütün bu vebal kimin?