Medya, seçim dönemlerinde en etkin iletişim yöntemlerini kullanarak seçmen üzerinde etkili olmaya çalışıyor.
Basına rağmen Amerika’da seçimin kazanılamayacağı 1992 Başkanlık Seçimleri’nde iyice gün yüzüne çıkmıştı. O dönem seçimin favori ismi olan baba George H. Bush’un, kimselerin tanımadığı deneyimsiz Arkansas Valisi Bill Clinton’a karşı kaybetmesi ile anlaşıldı. Artık Amerikan seçimlerinde basının desteğini alan ve interneti, sosyal medyayı etkili kullanmayı başaran her kim olursa seçimlerin de favori ismi olacağı kesin.
Seçim sathına giren Türkiye için de durum aynı. Bugünkü tabloda medyaya rağmen seçim kazanılır; ama kayıpları da büyük olur.
Ekonomik başarısızlığı bir tarafa Başkan Obama, ABD tarihinde F.D. Roosevelt’ten sonra işsizliğin yüzde 7’nin üzerinde olmasına rağmen seçilmeyi başaran ilk başkandı. Obama bir kez daha aynı koltuğa oturdu. Bu başarıda medyanın rolü çok büyüktü.
ABD’de her seçim öncesi medya, açıkça hangi partiyi, hangi adayı destekleyeceğini açıklar. Amerika’da merkez medyanın ezici çoğunluğu liberal eğilimli. New York Times, Washington Post, Boston Globe, Los Angeles Times, Chicago Tribune, Christian Science Monitor, CNN, ABC, NBC, MSNBC, CBS vb… Fox News, New York Post gibi televizyon ve gazeteler ise muhafazakârların sesi kulağı olsa da seçimlerdeki gücü sınırlı.
Yeniden başkan seçildiği 2012’de yapılan araştırmalara göre, Obama hakkında çıkan destek haberlerinin oranı yüzde 36, negatif haberlerin yüzdesi ise 29. Obama’nın rakipleri hakkında çıkan negatif haber oranı ise yüzde 60’a yakın.
Basının seçim üzerindeki etkisi üzerine önceki yıllarda bir araştırmaya imza atan Ulusal Nüfus ve Ekonomik Araştırma Kurumu 1996, 2000 yıllarındaki Başkanlık Seçimleri’nde Fox News kanalının oy üzerindeki etkisini mercek altına almıştı. ‘Medyanın Oy Üzerindeki Etkisi’ başlığıyla yayımlanan araştırma sonucuna göre; 1996’da yayına başlayan Fox News, hem kurulduğu yıl ile 2000 senesindeki Başkanlık Seçimleri’nde ne kadar etkili olduğunu gösterdi. Araştırmada, bugün Amerika’nın en fazla izlenen haber kanalı olan Fox News’in 1996 ‘da yüzde 3 ila 8; 2000 yılında ise yüzde 11 ila 28 oranında Cumhuriyetçi Parti’ye oy kazandırdığı ifade edildi.
Amerikan basını için artık rutin hale gelen ve her seçim öncesi gazete veya dergilerin, destek verdiği adayı alenen ilân etmesi olağan bir durum. Obama’ya destek veren gazetelerin uluslararası camiada dahi bilinen-tanınan olmaları Başkan’a önemli avantaj sağlıyor. Haftalık gazete ve dergilerin desteği de yine daha çok Obama yönünde. Bu nedenle Obama’nın seçim zaferinin arkasındaki en önemli gücün yerel medya olduğunu söylemek hiç de abartı olmaz.
Amerikan halkının tercihini etkileyebilmek için sandıkta aday olan kişiler, seçim çalışması ve reklamlar için toplam 6 milyar dolar harcıyor. Adayların en büyük harcama kalemlerini televizyon ve gazetelere verilen reklam gideri oluşturuyor.
Türkiye’de de medya organları hangi partiyi destekleyeceğini açıklasa her şey daha şeffaf olacak. Bildiğimiz kadarıyla 40 küsur ulusal gazetemizden sadece 8’i, resmen 7 parti tarafından destekleniyor.